Lavinya Dergisi

PROMETHEUS
Nurten K. TOSUN

Rakamlardan öykülere yolculuk. Kalem, kağıt, düş ve pamuk şeker eşliğinde...

Mitleri konu alan, doğuşlarını araştıran, anlamlarını inceleyen, yorumlayan bilime “Mitoloji” adı verilir. İnsanlık tarihi nice mitolojik ders verici hikâye içerir. Kök salmış, birçok farklı kültürün kendi inanç ve yaşamlarını yansıtan tanrıları, doğaüstü varlıkları, kahramanları ve kâinata ilişkin efsanelerini içeren bir disiplindir. Tek tanrılı dinlerden önce gelişmiştir. Öykü de Prometheus’un kadim çağların adı sanı unutulmuş bilim kahramanlarına ilham olması bu döngünün farklı şekilde ifadesidir. Belki de önce Prometheus’un kim olduğunu aktarmak gerekir. Duymayan, okumayan vardı, öğrenir.

Yunan mitolojisi onun adını iyi bilir. Mitolojiye göre evren, “Kaos” adlı ilkel tanrıdan doğdu. Kaos, sonra Titan’ları doğurdu. Titanlar, bir çeşit tanrı hanedanıydı. Bunlardan biri olan “Kronos”, yerine geçilmesin korkusuyla çocuklarını yemeye başladı. Çocuklardan “Zeus” onun elinden kurtulmayı başardı, iktidarı ele geçirdi ve “Olympos Tanrıları” denen yeni bir hanedanlık kurdu. Önceleri Titanlarla iyi giden ilişkiler bozuldu. Bazı Titanlar ve Olympos Tanrıları arasında savaşlar oldu. İşte Prometheus, o Titanların çocuğuydu. Olympos Tanrılarının kuvvet ve kudretine karşı onda kurnazlık ve zekâ parıldıyordu. İsyanlar sırasında tarafsızlığı korudu ve Zeus’un gözüne girmeyi başardı. Zeus onu ölümsüzlerin arasına aldı. Kendisine inanılmaz bir güveni vardı. Oysa Zeus’a içten içe kin besledi ve zamanını bekledi. Atalarının öcünü almak için balçıktan ilk insanı yarattığı çeşitli kaynaklarda söylendi. Çamuru kendi gözyaşlarıyla yoğurduğu da dipnot olarak eklendi. Sonrasında bakıp insanın acizliğine acıdığı ve Hephaistos’un ocağından alev çaldığı ve alevi insanlara armağan ettiğine inanıldı. Bunu duyan Zeus ise öfkesinden deliye döndü. Prometheus’u ceza olarak zincire vurdurdu ve sonsuz işkenceye mahkûm etti. Zincire vurdurmasındaki neden aslında onun kurnazlığından korkuyor oluşuydu. Kafkas dağında zincire vurulun esirin, kartal tarafından karaciğeri yendi ve her gece karaciğeri yeniden oluştu. Prometheus’un “Zeus tahtından düşmedikçe benim işkencemin sonu yoktur.” sözü, insanlığa özgürlüğün yolunu da gösterdi. Geleceği görme yetisi olan Titan vaktinde Zeus’un Kronos’u tahtan indirmesinde de önemli yol oynadı. Zeus biliyordu ki yine yapabilirdi ve bu defa tahttan inen kendisi olurdu. Nihayetinde Prometheus kahraman “Herakles” tarafından kurtarıldı. Prometheus karaciğerini tekrar tekrar yiyen kartalı buldu ve kartalın ciğerini tüketti. Zeus, bin yıl süren cezasını, bu şekilde sonlandıran Prometheus’u affetti ve tekrar ölümsüzler arasına aldı. Prometheus, nihayetinde en büyük hilebaz, ateş tanrısı, usta bir zanaatkâr ve özgürlük timsali olarak hatırlanıyordu. Çeşitli versiyonlarda yazılan mitolojik cümleler ve kişiler elbette geleceğe mesaj aktardı. Bilgelik, zekâ ve güç gibi unsurlar havada uçuştu. Bugün yine insanoğluna kaos hakim oldu.

 Zeus veya Prometheus haklıydı! Artık insanların inançları farklıydı. “Hak yolu” iyiye ve doğruya çağırmaktaydı. Elbette başaranlar vardı. Çağ milenyum fakat intikam, hırs ve ihanet çoğunlukla aynıydı. Kimileri derdi ki; en güzel intikam affetmekti. Zaman geri alınamayacak bir eylemdi. Kimilerine göre “Haksızlık” üzerine kurulmuş bir örüntüyü kabul etmek saçmalıktı. Hırsa gelince, boş yere harcanan ömürdü. Toprak altında herkes birdi. İhanet ise çok hassas bir noktaydı. Zira bir kere ihanet eden yine ederdi. Doğarken benlik iyiydi, günün sonunda ne söylediklerine değil ne yaptıklarına bakılmalıydı. Çalınan ateşi insan; demirde, çelikte, yemekte ve ısınmada kullanmıştı ama birilerinin evini ve ekinini de yakmıştı!