Lavinya Dergisi
ELEMSatırlar ruhum, kelimeler ruhumdaki yara izleri. Ve cümleler; yaralarımı iyileştiren merhem gibi.
Sensiz uyandığım, kokunun olmadığı her sabah içimde fırtınalar kopuyor sevgilim. Seni o kadar çok özlüyorum ki, yüreğim bu hasreti kaldırmıyor artık. Kalbim yanıyor, içimde bir şeyler kanıyor sanki. Bu acıları çekince anladım; sana öyle bağlandım ki, o güzel yüzün bu dünyadaki cennetim oldu. Ben sana öyle bağlandım ki sevgilim, gözlerine bakmadığım bir sabaha uyanmak ciğerimi ta derinden yaktı. Sana öyle bir yandım ki, gözümü açtığım her sabah, nefes aldığım her gün çabuk geçsin de sana kavuşayım diye çabaladım. Lakin her çabam boşa gidiyor sanki, senin gittiğin günden beri bin yıl geçmiş de ben hâlâ bir yaş bile alamamışım gibi. Bir yaş bile almamışım da saçlarıma aklar düşmüş gibi. Ben sana öyle bir yandım ki sevgilim, sadece sana değil, giderken ardında bıraktığın her şeye bağlandım.
Sen gitmeden hiç anlamazdım, duvara astığın tablolar önceden de böyle anlamlı mıydı? Sabahları üstüne giydiğin hırkalarına bakınca yanıyor muydu canım? Gözlerine baktığımda ettiğim tebessüm ıslanıyor muydu gözyaşlarımla? Ya da en kötüsü, hislerim bu kadar acıtıyor muydu kalbimi? Bilmiyorum sevgilim, ben artık senden başka hiçbir şey bilmiyorum. Ben artık bir seni bilirim, bir de senin güzel kokunu. Ben bir seni bilirim sevgilim, bir de senin o güzel yüzünü. Önceden o güzel yüzüne baktığımda senin sevginle dolup taşan bu kalbimi şimdilerde bir elem sardı. Huzurla içime çektiğim kokunun yerini gidişinle açtığın yaralar aldı. Birlikte hayal kurduğumuz yarınların yerini bizim yarım kalmış aşkımız aldı sevgilim. Şarkıda da dediği gibi; “En güzel yarınlarla sen açtın yaramı.” Benim en güzel yarınlarım seninleydi. Şimdi sen gittin, geriye hasretinden başka bir şey kalmadı. Ben en güzel yarınlarımı seninle gömdüm. Benim yarınlardan tek umudum sana kavuşmak olarak kaldı. Ve ben biliyorum, yarınlarda elbet bir gün kavuşacağız sevgilim.