Lavinya Dergisi

KALANA MI ZOR GİDENE Mİ?
Sıla Nisa ÜNAL

En derin arzumuzdur aslında yalnızlık.

Hayatınızda illaki bir kez olsa dahi duymuş olduğunuz “Kalana mı zor yoksa gidene mi?" tartışmasının sizin açınızdan cevabını hiç düşündünüz mü? İsterseniz ben sizin yerinize cevap vereyim: evet düşündüm. Ve eğer hangisi ben isem zor olanın o olduğuna karar verdim. Çoğu insana göre bu sorunun cevabı elbette ki kalandır. Çünkü zannederler ki giden yepyeni bir başlangıç yapmaya, eski hatalarından, zorluklardan, sorumluluklarından kaçmaya gitmiştir. Lakin durum öyle değildir. Her terk ediş yeni bir başlangıç değildir. Bazen sevdiğimiz insanları terk ederiz, bazen doğup büyüdüğümüz şehri, bazen sevdiğimiz herhangi bir alışkanlığımızı, hobimizi, yeteneğimizi, hayallerimizi, bazense tamamen kendimizi terk ederiz. Kendi benliğimizi...
Ve bu terk etme basit bir olay değildir. Çünkü insanın sevdiği bir şeyi terk etmesi hiçbir zaman kolay olmamıştır. Evet biliriz ki o sevdiğimiz şey bazen bize zarar verir. Bazen hayatımızda olmaması gerekir. Bazen erkenden çıkıp gitmesi gerekir. Ve kimse terk ettiği şeyi sevinerek terk etmez. Bazen bu zorunluluk haline dönüşür. Çünkü terk etmemiz gereken şey bize zarar verdikten sonra hayatımızda olmasının artık hiçbir anlamı kalmaz. Bazen bir arkadaşlığı terk ederiz. Çünkü anlarız ki bize yararından çok zararı dokunur. Bazen bir alışkanlığı terk ederiz. Sağlığımıza zararlı olan. Bazen sevdiğimiz bir insanı kendimizden korumak için de terk ederiz. Bazı terk edişler de fedakarlıktır aslında. Fakat hayatta bazı şeyler vardır ki hangi cepheye koyarsak koyalım onun hakkında bir güzelleme yapamayız. Terk etmek de böyledir. Onun hakkında ne söylersek söyleyelim terk etmeyi kimsenin gözünde sevimli bir hale getiremeyiz. Elbette terk ettiğimizde hem mental hem de psikolojik olarak daha iyi hissettiğimiz şeyler de vardır. Mesela sağlıksız besinleri terk ettiğimizde sağlığımıza kavuşuruz. Toksik insanları hayatımızdan uzaklaştırdığımızda daha mutlu oluruz. Fakat işin şöyle bir yanı da vardır ki biz o sağlıksız şeyden zevk alır, bize zarar veren o şeyi severiz ve neticede sevdiğimiz şeyi bırakırız. Evet sonu yararlı olur bizim için fakat terk etmek terk etmektir. Ve başta da dediğim gibi terk etmek o kadar da kolay bir süreç değildir. Her ne kadar irade sahibi, kararlı veya inatçı da olsak sevdiğimiz bir şeyi kolay kolay terk edemeyiz. Dışarıdan bakıldığında kolay bir adım gibi görünse de arka planda yoğun bir içsel hesaplaşma ve duygusal mücadele yaşarız. Belki aylarca belki yıllarca düşünür dururuz. Ve tabii ki karar verme aşamasında da kaç gece uykusuz kaldığımızı yalnızca biz biliriz...