Lavinya Dergisi

ADI: NARİN
Gülşen SARIGÖL

"Yazdığın her harf,yazabildiğin her kelam ölümün elinden kurtardığın serçe kuşudur ve serçe telaşlı değilse öldü demektir"...diyerek kalemini kağıtla buluşturmuş milyonlarca insandan sadece bir tanesiyim...

Budünyadan bir Narin geçti... Hem de öyle haince geçirildi ki bu dünyadan; birgöz yanılsaması kadar kısa, bir cellat kılıcı kadar keskin... Adı Narin' di... Dokunulmayacak kadar naif, Bir çuvalın alamayacağı kadar hafif, Mezar taşına gelinlik örtülemeyecek kadar küçük, Bilmeleri bilemeyecek kadar aciz, Görmeleri göremeyecek kadar kör, Tüm kötü nidaları duyamayacak kadar sağır, Ruhu ki omuzlanamayacak kadar ağır, Ve Narin ki öldürülemeyecek kadar Narin'di... Narin'i buradan göçüren, dalından koparan da yine bir insanoğlu, yinebir insan kızıydı... Bu insanoğlu ve insan kızının kendi hem cinsine yaptığını, başka birvarlık yapmıyordu bir başkasına. Şeytandan daha aşağı bir mertebeye inen insanoğlu ve insan kızı yaşamdan bir parça koparıp almanın eşsiz günahını tadıyordu. İsimler değişiyor, hikayeler gelişme bölümünde sadeleşip artıyor veyahutazalıyor. Kimlikler başka sadece, gerisi hep aynı sona gebe. Bugün Narin'di giden. Dün Leyla. Evvelsi gün Münevver, ondan önce Özge Can... Bu gidenler alıp götürüyor içimdeki insan sevgisini... Alıp söküyor insana,insanlığa, hayata olan inancımı. Sonra mı, sonra anlıyorum bir kediyi sevmeninehemmiyetini. Sonra anlıyorum bir köpeğin başını okşamanın ne demek olduğunu.Sonra anlıyorum dalında usulca kokladığım çiçeğin büyüsünü. Ve sonra anlıyorumyalın ayak bastığım çimin kıymetini. Anlam yüklemem gereken şeylerin insandanöte şeyler olduğunu ben bugün hayatımın baharında anlıyorum. Anladıklarımınanlayamadıklarımı gölgelediği çağ, içinde olmaktan hiç hoşnut değilim!