Lavinya Dergisi

DERT ÇAYI…
Mehmet YILDIRIM

Ben zerre koymamışken ağzıma bu meretten, Neden bu kadar sarhoşum şehrinde, Aşkından mı? Yoksa vuslata kavuşmayan bakışlarından mı?

Büyük aşkın büyük celladını tanıyalım biraz isterim bu gece. Siz bilmezsiniz neler yapar nasıl yaşar ve nasıl yorar? Hepsini anlatacağım size önce bir çay içelim.

Bilirsiniz çay her şeyin biraz fazlasıdır. Dert ortağının, güzel manzaranın, hüzün yağmurlarının… Çay demlenirken biraz sohbet edelim sizinle. Neden gider bir insan durduk yere? Ya da nereye gider mesela?

Bilmediği bir yere gidecek hali yok değil mi?

Çok önceden terketmiştir o halde dedi yıldızlardan bir tanesi.

Doğru cevap buydu evet, çok önceden gitmişti aslında sadece bedeninin gitmesi biraz süre aldı. Evet bazen oluyor böyle şeyler. Bir insan gitmeden önce kalbini götürüyor, ruhunu götürüyor bulunduğu yerden. Genelde kaçmayı, bırakıp gitmeyi seçiyor bu cellatlar. Kalıp savaşması, sözüne sadık kalması zor oluyor onlar için. Bazıları hiç gelmeden gidiyor tabii ki onlar daha iyi oyuncular, daha iyiler aldatma konusunda. Eski defterlerin sayfaları arasında eziliyor, kapatamıyor defteri kaldıramıyor tozlu raflara. Sürekli geçmişi, geçmişteki izleri düşünüyor özlüyor ve sarıyor en başa yeniden. Korkuyor adım atmaktan, kaçıyor kendinden ve değer gördüğü her yerin nankörü oluyor. Değersizlikle beslenmiş, sevilmiş diyemeceğim ama sevilmeye çalışılmış bu insanlar gerçek sevgi karşısında afallıyor, kaybediyor kendini.

Öyleyse bu insanları sevmemek lazım dedi ordan çay bardağı.

Ardından daha doğrusu değer vermemek, yok saymak lazım diye ekledi duvarlar hep bir ağızdan.

Haklılardı elbette böyle sevgi olmazdı, yine de sevmek bir insanı sevmek değildi bir sureti sevmekti bazen. Zihninde canlanan o insanı gerçeğinden ayıran her detayı çizmekti kalbine. Zordu ve bir o kadar da meşakkatli.

Tedbirli olmak lazım dedi zifiri karanlık bunları yaparken insan kendini yitirmemeli diye ekledi tozlu raftaki eski bir kitap.

Çok doğru sözlerdi bunlar ve susmak lazımdı artık. Çay demlenmişti çünkü söz bitmişti benim nezdimde. Dahası daha sonraydı.


Şimdi bir çay içmeliydim sonra mı?
Sonrasına sonra bakardım elbet ama önce çay…