Lavinya Dergisi

1,2,3,4,5 NOLU CESET
Gülşen SARIGÖL

"Yazdığın her harf,yazabildiğin her kelam ölümün elinden kurtardığın serçe kuşudur ve serçe telaşlı değilse öldü demektir"...diyerek kalemini kağıtla buluşturmuş milyonlarca insandan sadece bir tanesiyim...

Madden oldukça soğuk bir yer, manen de oldukça soğuk bir kavram olan morgdan size ait bir hitap yükseliyor: Bilmem kaç numaralı ceset.... Doğum ile başlayan hayat yolculuğumuzda irademiz dışında bize bahşedilmiş ismimizin yerini gün geliyor; herhangi bir numaralı ceset, cenaze, ölü, birinin eşi, birinin kızı, oğlu... alıveriyor. Bizden geriye kalanlar ile yüzleşmek, yüzleşmeye çalışmak korkutucu geliyor olabilir sevgili okur... Ama bunu sonucun ne olduğuna takılmadan,nefes alan bir ceset olarak kendimize çevirirsek ; o gün o morgda daha mutlu bir ölü olabiliriz. İnanan ve inanmayan tüm insanlar için yadsınamaz bir gerçek olan ölümün mutlulukla karşılanması ise ancak ahiret sonrası yaşama inancını diri tutanlar içindir. Bu kadar mükemmel varlıklar olarak biz hepimiz, tüm insanoğlu ve insan kızı hayatın ölüm günü ile son bulacağına inanmak son derece mantıksız. Tüm güzel yanlarımla ben, sen ,o; sonsuz yaratma gücü olan bir varlıktan besleniyor iken; ben , varlığım, hikayem bu son kadar olamaz. Ötesine gidilmesi gereken bir yaşam,bir inanç güldürmeli soğuk bedenimin içinden çıkmış ruhumun yüzünü. Tabi bu sona odaklanıp da anlamını yitiren her şeye yüz çevirmek de mantık dışı sevgili okur. Zaten mantık dediğimiz şey de mutluluğu arama yolunda rafa kaldırılacak bir kavram. Dupduru gerçekçi bir bakış ile sona kendimizi hazırlarken, bir yandan da içinde bulunduğumuz anda kendimizi kaybedip kaybedip bulmamız gerek. Unutma sevgili okur; her kayboluş daha güzel bir buluş, her buluş daha güzel bir tebessüm için...