Lavinya Dergisi

KAYBETTİĞİMİZ EN ÖNEMLİ DEĞER: KOMŞULUK
Sıla Nisa ÜNAL

En derin arzumuzdur aslında yalnızlık.

Komşu komşunun külüne muhtaçtır veya komşuda pişer bize de düşer atasözlerini elbette hepimiz duymuşuzdur. Peki bunun üstüne hiç oturup düşündünüz mü? Neden komşulukla ilgili birçok atasözü bulunmakta, komşuluk bu kadar önemli mi acaba? Öncelikle günümüz komşuluğu ile geçmiş zamandaki komşuluk arasında dağlar kadar fark olduğunu hepimiz bilmekteyiz. Çünkü devir değiştikçe insanlar, doğru orantılı olarak insanlar değiştikçe de insanların birbiriyle iletişim şekli değişmektedir. Aile büyüklerimizin, yaşlılarımızın söylediği kadarıyla eskiden komşuluk çok önemli bir mertebedeydi. İnsanlar mahallelerindeki yoksul insanlara ellerinden geldiğince yardım ederler, mahallede herkes birbirini tanır, birbirlerine saygı duyar, birbirlerini sever ve kötü günlerinde yanında olmaktan çekinmezlermiş. En önemlisi de insanlar birbirlerine güvenirlermiş. Hatta o kadar güvenirlermiş ki bazı köy mahallelerinde evlerinin kapısını kilitlemeden uyurlarmış. Bu eski komşuluğu şimdiki ile kıyaslayınca ne kadar büyük bir fark olduğunu hepimiz tahmin edebiliriz. Öncelikle hepimizin kendisine ait bir hayatı var ve kimsenin evinde ne olup bittiğini hiçbirimiz bilemeyiz. Bazen bir kavga çıkar sadece dinleriz. Birinin bir şeye ihtiyacı olsa açıkçası çok da umursamayız. Her gün binamızdaki insanları elbette ki görüyoruz fakat belki çoğunu tanımıyoruz, belki çoğu bizi tanımıyor. Özellikle yeni bir mahalleye taşınmışsanız bu dediğim daha geçerli çünkü geneli yaşlı olan eski mahallelerde herkes birbirini tanır, bilir ve çoğunlukla da severler birbirlerine de sahip çıkarlar. Ama günümüzde arkasından konuşmak, iftira atmak varken kim neden sahip çıksın ki? Çok iyi hatırlıyorum annem ve babam çalıştığı için bazen komşuya giderdik. Onlarda otururduk. Hatta orada yemek yerdik annem gelene kadar. Şimdi baktığımda ileride kendi çocuğum olduğunda böyle bir şeye cesaret edebilir miyim bilmiyorum. Çocuğumu bir başkasının evine bırakmak açıkçası hiç de güvenli gelmiyor. Bunu yapan yine bizleriz eskisi gibi komşu olmayı beceremeyişimiz, bencilleşmemiz, kabalaşmamız, yardımlaşmayı unutmamız… Hepsi yalnızca bizim elimizdeydi ve biz hepsini değerlerimizle beraber yok ettik. Eskiden birisi binada bir yemek yaptığında komşuya da kokmuştur diye bazı insanlara dağıtırmış. Fakat şimdi baktığımda herkes o kadar bencil ve kendini düşünür olmuş ki belki de 20 senelik hayatım boyunca böyle bir olaya çok az rastlamışımdır. Aslında bu bir yandan da bizim değerlerimizi nasıl körü körüne kaybettiğimizin kanıtıdır. Biz yardımsever bir milletiz fakat artık eskisi gibi değiliz. Birçok gelenek göreneğimizi, değerlerimizi yavaş yavaş unutmaktayız. Umarım günün birinde bunları tamamen kaybetmemiş oluruz.