Lavinya Dergisi

ANTHONY BURGESS
Nurten K. TOSUN

Rakamlardan öykülere yolculuk. Kalem, kağıt, düş ve pamuk şeker eşliğinde...

İnsan kendisine bir yıl ömür biçildiğini öğrenirse hayatı nasıl gelişir? Köşesine mi çekilir? Yasa mı bürünür? Varsa ölmeden önce yapılacaklar listesi, tamamlamaya mı soyunur? Çok sevdikleriyle mi vakit geçirir? Görmek istediği diyarların rotasını mı çizdirir? Mirasında kime neyi yazdırır? Dimağ nelere gebedir? İşte bu noktada ilginç bir yaşanmış hikâye anlatılır. Anthony Burgess beyninde tümör olduğunu ve bunun kendisini bir yıl içinde öldüreceğini öğrendiğinde kırk yaşındadır. O dönemde beş parası yoktur ve dul kalacak eşi Lynne’e miras bırakabileceği bir şeyi bulunmuyordur. Aslında inanılmaz bir yazma yeteneği vardır, bu durumun farkındadır. Akabinde, sadece eşine telif haklarını bırakabilmek için, daktilosuna bir kâğıt takarak ilk romanını yazmaya başlamıştır. Yazdığının basılacağını dahi bilmemektedir, sadece umut beslemektedir, zaten elinden başka bir şey de gelmemektedir. Bir cümlesinde: “1960 Ocağıydı, konulan tanıya göre, önümde yaşayabileceğim bir Kış ve bir Yaz vardı. O yıl yapraklar dökülmeye başladığında ben öleceğim.” gibi cümleler vardır. Yılmamış, o hızla ve telaşla, Burgess yıl bitmeden beş buçuk roman yazmayı başarmıştır. Bunca yapıtı, bazı yazarlar tüm hayatları boyunca yazamamıştır. Ne var ki, Burgess ölmemiştir. Önce hastalığı gerilemiş, sonra tümüyle ortadan kaybolmuştur. Bir başka kaynak, yanlış teşhis konulduğuyla ilgili haber yapmaktadır. Sonuç olarak, uzun hayatı boyunca yetmişten fazla yapıt yazmıştır. Yapıtlarının en ünlüsü “Otomatik Portakal” olup hala keyifle okunmaktadır. İnsanoğlu neler yapmaktadır? Peki, çoğu Anthony Burgess gibi her şeyi sona mı bırakmaktadır? Beden içinde hangi potansiyelleri saklamaktadır? Keşfedilmeyen büyük yeteneklerine, hayallerine, sevdiklerine hep son anlarda daha sıkı mı sarılmaktadır? En iyi elbiseler, altın yaldızlı tabaklar, deri pabuçlar, hep bilinmeyen o özel günlere mi saklanmaktadır? Nadide zevkler, olmaz denilen düşler, ertelenen seyahatlerle ne amaçlanmaktadır? Yersiz gururlar, gereksiz öfkeler, hırçın davranışlarla nereye varılacaktır? Şu çocukluk dediğinin, bağları daha mı sağlamdır? Büyüklerin atağa geçmesi için ömür mü biçilmelidir? Tutku, korkuyu kovmakta mıdır? Derin uykudakiler uyanmalıdır! Belki nefes nasibi yarından daha kısadır. Ruh, yarınlar yokmuşçasına yaşamalıdır. Çaba varsa, hayat herkese nice başarılar kazandırır.