Lavinya Dergisi

ÇIRAK, TUZ VE DİĞERLERİ
Nurten K. TOSUN

Rakamlardan öykülere yolculuk. Kalem, kağıt, düş ve pamuk şeker eşliğinde...

Şikâyet, sızlanmak, söylenmek… Çağın getirdiği olumsuz davranışlar silsilesi. Müşteki; mızmız, uyumsuz tavırların tanımladığı şikâyetçi insan profili. Oysa zaman ağlama zamanı değildi. İnsanoğlu olumsuz cümleleri terk etmeliydi. Bir zalim, kurbanının serzenişlerini çok uzaktan duyabileceği gibi, sabretmek daha kolay seçim sanki. Bir başka deyişle, sonucu baştan mağlubiyet olan o strateji. “Of sıkıldım, bitmedi mi?”

Dün, bugün kadar olmasa dahi yine malum insanlar baş gösterirdi. Ne de olsa mutsuzluk bir yaşam biçimiydi. Günlerden birinde Hintli ustanın çırağını çağırmasıyla başlayan o hikâye ve bıkkınlığın resmi. Durmadan şikâyet eden çırağına adamın isteği netti:

- Git biraz tuz bul.
Tuz bulundu.
- Şimdi tuzdan bir avuç bardağa at ve iç.
Tuzlu su içildi. Çırak tükürmeye başladı.
Usta sordu:
- Tadı nasıl?
- Acı.
Çırak cevabını verdi.
Usta bu defa onu kolundan tutup çekti. Epey bir müddet yürüdükten sonra büyükçe bir gölün kenarına getirdi.
- Şimdi de göle bir avuç tuz at ve iç.
Söyleneni yapan çırak koluyla ağzını silerken aynı suali duydu.
- Tadı nasıl?
- Ferahlatıcı.
Çırak cevabını verdi. Fakat aldığı ders ilginçti. Duyduğu sözleri evirdi, çevirdi.
- Daralmış kalbini bir göl gibi genişlet o vakit, bir bardak kadar bırakma büyüt ve çevrendeki her şeyden şikâyet etmeyi hızla bırak.

Öğüdüyle usta büyüklüğünü gösterdi.

Belki de bu döngü dışarıda olan birçok şeyi insanın kendi ile ilgili zannetmesi. Hata yapılır, aksilik olur, planlar aksar, memnun olunmaz bu bir virüs benzeri. Havayı yumruklamaktan daha akıllıca çözüm yolu üretmek sahi! Aynaya tahammülü olmayan ey birey, kaçmaz mı senden o en sevdiğin dahi? Anlayış sonsuzluk getirir mi? Ömrünün sonuna kadar dövünsen huşu içinde geçirdiğin anın telafisi yok, öyle mi? Güneş ışığından, kar yağışına, aç kalışından, kahve saatinin gecikmesine kadar homurdanmak kâfi mi? Kendi yaşamını kolaylaştırmakla başlasın gün ve diğerlerininkini. Kul dünyaya iyi olmaya gelmedi mi? Kudret sahibi bunu emretmedi mi? Şükürle başlamak, hak vermek, susmak, iyiye yormak kalp ferahlığı getirmez mi? Tuz, su, bardak, göl deneyi denenmez mi? Halet’i ruh iyen mükemmel mi? Şikâyet etme, sızlanma, söylenme. Kuşlar, çiçekler, böcekler! Belki de son saatlerini yaşıyorsun ne belli? “İnsan isterse her zaman mutlu olabilecek bir neden bulabilir.” Sözleriyle Pollyannacılık oynamak, işittin mi? Belki de işin matematiği…