Lavinya Dergisi
MÜZEYYENSatırlar ruhum, kelimeler ruhumdaki yara izleri. Ve cümleler; yaralarımı iyileştiren merhem gibi.
“Sana çok güzel şiirler yazdım Müzeyyen. Yazdığım sayfaların arasında, senin kadar güzel kokan çiçekler kuruttum. Ben senin kokunu unutmamak için bahçeme yüzlerce çiçek ektim Müzeyyen. Ben seni unutmamak için her adımımda seni sayıkladım. Her sabah uyandığımda gözlerin gibi parlayan gökyüzüne baktım. Şiirlerimi yazarken senin sesinmiş gibi dinledim, tüm şarkıları. Sen yokken bile benim her anımdaydın aslında. Her yerdeydin, sen her şeydin. Solan çiçekler bile bana seni hatırlattı. Çünkü biliyorum, bugün solan çiçekler bile bir gün senin gibi çok güzellerdi. Bense o solan çiçeklerdim Müzeyyen. Ama biliyordum, sen geldiğinde her şeyin eskiye döneceğini. Kokunu hatırlamak için ektiğim çiçekleri kurutmayacaktım, seninle sulayacaktık. Her adımımda seni değil, bizi sayıklayacaktım artık. Her sabah uyandığımda asıl gökyüzüm olan gözlerine bakacaktım. Ben sana şiirler yazarken sen bana şarkılar söyleyecektin. Biliyordum Müzeyyen, sen gerçekten her anımda olacaktın.”