Lavinya Dergisi

KIRMIZI RİNGA BALIĞI
Nurten K. TOSUN

Rakamlardan öykülere yolculuk. Kalem, kağıt, düş ve pamuk şeker eşliğinde...

1800’lü yılların başına uzanan kelimeler, akabinde tazıların tilki avı için eğitildiği o günler ve onlardan her türlü dikkat dağıtıcı şeyden kaçınma veyahut kokudan etkilenmemeye dair olan beklentiler. Bu nedenle bir köpeğin yeteneğini test etmek için yem olarak kullanılan kırmızı ringa balığı ve dağıtılan dikkatler. Daha sonra bu söylemin bir düşünce hatası olarak anılması ve sinema endüstrisinin gözbebeği olması ile gelişen odaklar, temenniler. Günlük hayatın neresindeler? Polisiye ya da gizem romanları ile devam paragrafına başlanırsa sıklıkla karşımıza çıkan kurgu, kitabın başında bir karakter ile tanışıp kesinlikle suçlu olduğu yönünde bir eğilim oluşturması olarak bilinir. Fakat kitabın sonunda görülür ki suçlu hiç beklemeyen o kişidir. Yazarın bilinçli çabası ile dikkat başka yöne çevrilmiştir. Aynı durum ikili diyaloglar için de geçerlidir. Herhangi bir konu üzerinde tartışırken başka bir olay örgüsü ısıtılıp öne verilir. Amaç, gündemi değiştirmektir. Bir tartışma; ülke şartları, işyeri kaosu, aşk üçgeni derken mesaj bellidir: ”İkna edemiyorsan, kafa karıştır.” Kırmızı ringa balığı adeta yanıltıcı bilgi parçası niteliğindedir. En sevilen insan, sıfatını alanlar için dahi söylenebilir; “O iyidir ama şu eksik değil midir?” Algı, vurmak istediği yöne evrilir. Çünkü kıskançlık, çekememezlik, ilgiyi kendi üzerine toplama gibi nitelikler balıkla eşleştirilir. Dikkati ana gündemden uzaklaştırmak için şahane bir stratejidir. Bilinçli, bilinçsiz yapılır ama bir retorik tekniğidir. Kendisinde inanılmaz bir acil duygusu uyandırır, hedefini gerçekleştirir. Adeta bu tavrı huy edinmiştir. En çok emeği o vermiştir, hep o hastadır, haklıdır, rotasını bilir. Rakipler saf dışı edilmiştir. Reklamlar içinde konu elbette geçerlidir. Kırmızı ipuçları ürünün avantaj veyahut dezavantajları için değil, müşterinin görünürlüğünü başka yöne çekmek için yanıltıcı bilgiler içerir, aynı zamanda pazarlama tekniğidir. Cevap vermek istemeyen politikacıların da sıklıkla tercih ettiği oyalama yöntemidir. Sonuç olarak gidişatta bir bükülme, hikâyeyi baştan aşağı değiştirir. Büyük olaylarda bile gerçeğin şekli değişir. Hissedilince ortamdan ustaca uzaklaşmak gerekir. Çok soru sormak, beyni dinamik tutmak, yan örgülere kapılmamak gibi maddeler de gereklidir. Yani bir kırmızı ringa balığı safsatası ile her yerde karşılaşılabilir. O an akla “Kırmızı balık gölde, kıvrıla kıvrıla yüzüyor.” şarkısı mı gelir? Artık öğrenildi, kim bilir? Belki de Balıkçı Hasan’ın oltasındaki balık olup yemi defalarca yemişsizsinizdir!