Lavinya Dergisi
ÇABAYLA YEŞEREN UMUTLARSatırlar ruhum, kelimeler ruhumdaki yara izleri. Ve cümleler; yaralarımı iyileştiren merhem gibi.
Sen bu dünyaya ilk defa geliyorsun. Başarmak istediğin birçok şeyi, hedefe ulaşmak için yürüdüğün yolda ne yapacağını bilmediğin için kaybediyorsun. Belki de kimsenin gerçekten birbirini anlamadığı, insanların sadece kendi doğrularına göre herkesi yargıladığı bir dönemde olduğun için kaybediyorsun. Göz açıp kapayana dek geçecek bu hayatın her gününü istediğin gibi, mutlu yaşaman gerekirken çevrendekilerin eleştirilerine, engellerine takıldığın için elinde olanları bile birleştirip bir noktaya varamıyorsun. Belki de bazen başarmak için sadece kalbini dinlemen gerekiyordur. İçindekilerin yeşermesi için insanlardan uzaklaşman, kendine güvenmen şarttır. Kendine güvendiğin sürece üç defa, beş defa, on defa… Kaç defa denemen gerekiyorsa dene; yolun sonunda, en azından çabaladım, diyebilmek için. Ve unutma, sen ne istiyorsan o olmalı hayatında. Resim yapmak istiyorsan boyalar anlar derdini, okumak istiyorsan kitaplar. Belki yazmak istersin, bir kalem bir de kâğıt yeter. Sen yeter ki iste, seni anlayacak çok şey var bu hayatta, insanlar dışında. Bazen karşına engeller çıksa bile unutma, yolun sonuna geldiğinde hepsini unutacağını. Bir şeyleri başardığını gördüğünde yeşerecek içindeki umutlar, belki çiçeklerin açacak. Ve sen bu defa, o çiçeklerin bir daha solmaması için çabalayacaksın. Hayat böyle devam edip gidecek, sen mutlu olana dek. Belki hep çabalayacaksın ama kalbinin bir köşesi huzurla dolup taşacak. Her gün daha çok değişecek, gelişeceksin. İşte o zaman, geçmişe dönüp baktığında karşına çıkan engellerin hiçbir önemi kalmayacak. Aslında hayatın yaşanmaya değer bir yer olduğunu anlayacaksın, her şey senin elinde olduğu sürece.