Lavinya Dergisi
NEDEN BÖYLEYİM?Genel olarak hepimizin dönemsel olarak olumsuz olaylar yaşadığımız zamanlar olmuştur. Mental açıdan bizi epey yoran süreçlerdir. Bu süreçlerin oluşum ve gelişim mekanizması biz insanların kontrolü dışında gelişebilir. Bazen ise hatta çoğu zaman kendi yaptığımız hataların bedelini en ağır şekilde öderiz. İşte ben de o dönemlerden geçen insanlardanım. Evet bir çoğumuz bu dönemi yaşamış olabiliriz. Bazılarımız içinde tutarak sanki hiç bir şey yokmuş gibi davranırlar. Açıkçası bu tür insanlara her zaman gıpta ile bakmışımdır. Nasıl oluyor da içinde fırtına kopmuyor, yangın olmuyor gibi davranıyorsun? Gerçekten muazzam bir davranış. Her ne kadar öyle görünse de maalesef hiçbir şey dışarıdan gözüktüğü kadar kolay olmuyor. Bu olumsuz durum içerisinde o anı yaşayan insan birçok şeye karşı güçlü bir savunma ve dayanıklılık mekanizması geliştirse de unutmamalıyız ki hem mental hem de fiziksel olarak bizlere negatif feedback yapıyor. Peki nedir bu negatif feedback? Aslında iki türlü feedback vardır. Pozitif ve negatif. Pozitif feedback, var olan bir süreç veya sistemin evrilerek daha iyi veya kötü sonuçlara sebep olan geri bildirdim. Negatif feedback ise var olan süreçleri dengelemek veya aynı şekilde devam ettirmek için verilen geri bildirimlerdir. Yani geri bildirimler bizim hayatımız için son derece önemlidir. İstisnasız Yaşadığımız her olayda mutlaka pozitif ve negatif geri dönüşler almışızdır. Örnekleme yaparak konuya daha da derinlik katalım isterseniz; örneğin herhangi bir öğrenci düşünelim. Vermesi gereken yani çalışması gereken vizesi var. Fakat bizim öğrencimiz vizesine yeterince çalışmıyor sonuç olarak düşük bir puan kaçınılmaz oluyor. İşte burada ders öğrencimize negatif feedback yaparak uyarımda bulunuyor. Yani diyor ki daha düzenli ve sıkı çalışmalısın. Aslında negatif feedback o kadar da kötü geri bildirim değilmiş fakat ucu açık ve değerlendirilmesi uzun bir konu. Sadece bu örnekleme üzerinden negatif feedback olumlu diyemeyiz tabi ki. Peki pozitif feedback üzerinden örnekleme yapalım. Yine vizesini vermesi gereken bir öğrenci düşünelim ama bu defa daha ufak bir farkla öğrencimiz düzenli ve sıkı çalışan olsun. Haliyle sonuç olarak da burada ki bildirim gayet pozitif geri bildirim olacaktır. Fakat unutmamalıyız ki önemli olan istikrardır. Süreklilik olmadığı takdirde geri bildirim negatif olacaktır. İşte sevgili okur tam bu nokta da devreye “Neden Böyleyim?” sorusu giriyor. Bu soru çok derin anlamlar içeriyor. İsterseniz sorunun cevabına geçmeden önce biraz inceleme yapalım. Soru gayet açık ve net olmakla birlikte tamamen spesifik bir sorudur. Çünkü sorunun muhatabı biziz. Evet biz yani “Neden Böyleyim?” diyen kişidir. Muhatap tamamen subjektiftir. Soruyu biraz daha derinleştirelim... Bu noktada yani soruya muhatap olmak tabiri caizse her babayiğidin harcı değildir. Neden mi? Çünkü seni senden başka kimse iyi tanıyamaz. Evet bazen anlayabilir, okuyabilir fakat tanıyamaz! Asıl cesaret insanın kendisine olan dürüstlüğüdür. Kaçımız kendimize dürüstüz? Veya bu soruyu şöyle soralım; kaçımız kendimizi doğru ifade edecek kadar cesaretliyiz? Şuan hepimizin içinde sakladığı yanlışlar, hatalar, isyanlar beynimizde ki nöronların etkileşimi ile son derece hızlı bir şekilde aklıma geldi, gözümüzde canlandı koca mazi! Hadi ama kızmayın bana ben kimseyi suçlamıyorum. Hepimizin geçmişte hataları, yanlışları, isyanları mutlaka vardır. Bizim burada ki hedefimiz sorunun muhatabı olan bizler için cesaret adına atılmış şimdilik küçük fakat ilerisi için büyük adımdır. Bu yüzden bu aşamada pozitif feedback yapmak istiyorum; “Asıl cesaret insanın kendisine olan dürüstlüğüdür.” Biliyorum insanın kendisine itiraf edemediği, içerisinde sindiremediği, bastıramadığı duyguları ve hisleri vardır. Yarım kalan hikayeler, yaşanması mümkünken yaşanamayan olaylar mutlaka vardır. Her insanın yaşadığı gibi benimde yaşadığım olaylar var. Bu sebepten dolayı sizleri çok iyi anlıyorum. Fakat dedim ya seni senden başkası tanıyamaz. Artık zamanı gelmedi mi sence de? “Neden böyleyim?” sorusunu kendine sorma vakti. Bence geldi de geçiyor bile. Dürüst olmam gerekirse bunu yapan insan sayısı oldukça az ve gün geçtikçe yok olmaya yüz tutuyor. Üzücü ve son derece tehlikeli bir durum insanlık açısından. Evet tehlikeli çünkü tamamen çıkarlar üzerine kurulu bir düzenin, sistemin temel mekanizması halini alıyor. Tohum misali düşünelim. Toprağın altına ektiğimiz tohum belirli bir süreçten geçerek gün yüzüne çıkıyor. Karanlıkları aydınlığa kavuşturuyor. Peki senin içindeki karanlığı aydınlığa kavuşturacak olan kim? Tabi ki sensin. “Hayatı bana benden başka yardım edecek kimse yokmuş gibi yaşamalıyız.” Ama önce yapmamız gereken şey kendimize dürüst olmayız. Diğerlerinin ne yaptığıyla veya nasıl yaşadığıyla değil sadece kendimize odaklanarak yola çıkmalıyız. Yol uzun ve engellerle dolu. Periyodik olarak dönem dönem zorluklarla, haksızlıklarla karşılaşacağız. Ama unutmamak lazım her gecenin sabahı vardır. Her kışın yazı vardır. Düşünsene sert bir kış geçirmiş toprak ne zaman içerisine hapis olmuş tohumu yeşertmekten vazgeçmiş. Asıl güç senin içinde. Yaşanan negatif olaylar bizi güçlü kılar. Tabi ki inancını ve enerjini kaybetmediysen. Bir çok insan bütün bu olumsuz olaylar çerçevesinde başta inancını kaybederek negatif enerjileri mıknatıs gibi çekiyor kendisine. Ebette herkesin kendine göre geçerli nedenleri, sebepleri mutlaka vardır. Önemli olan cesaretini kazanarak o muhteşem soruyu kendisine sormasıdır. “Ben Neden Böyleyim?” aslında bu soru şimdiki zaman için küçük ama gelecek zaman için epey büyük bir soru. İçerik olarak hem geniş hem de insana hatalarını düzeltmesi ve ders vermesi açısından oldukça zengin. Tabi ki anlayan için! Her ne kadar bireysel olarak veya toplumsal olarak bir çok şeyi yapıyor olsak ta yaptığı şeyleri anlamayan, farkında olmayan büyük bir kesim var. Yani demek istediğim şey şu aslında! Bilinçli olarak yapmalıyız! Aksi halde hiç bir şeyin önemi ve kıymeti olmaz. Geçmişin izlerini taşıyabiliriz. Ama gelecek için yaşanmış olayların etkisi altında olmak kendimize ihanetimizdir. İhanetin bedelini ağır ödemek istemiyorsanız geçmişinizle geleceğinize ihanet etmeyin! Çünkü size sizden başka yardım edecek kimse yok. O halde cesaretinizi toplayın ve sorun kendinize Neden Böyleyim? Eğer sorduysanız bundan sonra ki adımınız asıl olarak ne yapmak istediğiniz ve kendinizi nerede görmek istediğiniz ile alakalı olacaktır. Unutmayın soyut ve somut birbirlerine zıt olsalar da biri olmadan diğerinin hiç bir anlamı yoktur. Bu durumun bizlere feedback’i ise; “bilinçli olmadan attığımız her adım anlamsız ve değersizdir.” Şeklinde olacaktır. Metnimizi sonlandırmadan evvel Tolstoy’un bir sözü ile veda etmek istiyorum; “İnsanın en önemli eseri, öldükten sonra geride bıraktığı hayatı.” Aslında bu söz bütün metnin kısa ve net özetidir.