Lavinya Dergisi

THE READER (OKUYUCU)
Şaha ÇİMEN

Her şey insanın kafasının içinde başlar ve biter.

Bu hafta sizlerle izlediğim bir filmden bahsetmek isterim. Gece uykumun kaçması üzerine internetten yaptığım taramalar sonucunda ilgimi çekmesi üzerine izlediğim ve izledikten sonra etkisinde kaldığım bir film bu. Lafı çok uzatmadan filme geçmek isterim. Filmimiz, Alman yazar Bernhard Schlink’in "The Reader" (Okuyucu) adlı kitabından esinlenerek sinemaya uyarlanmıştır. Filmin adı da tıpkı kitabın adıyla aynıdır. Şimdi gelelim başrollerini Kate Winslet, David Kross, Ralph Fiennes’ın oynadığı filmde neyin anlatıldığına. 2008 yılında Stephen Daldry’nin yönettiği dram türündeki bu film, 2. Dünya Savaşı sonrası Almanya’sında geçmektedir. Filmimiz Michael Berg adında 16 yaşındaki bir genç ve kendisinden yaşça büyük Hanna Schmitz adındaki tramvay kondukçusu bir kadının arasındaki ilişkiyi konu alıyor. Michael Berg bir gün okul çıkışı yolda rahatsızlandığı sırada yardımına Hanna Schmitz yetişir. Bu tesadüfi tanışmadan sonra hikaye beden bulur. Michael iyileştikten sonra kendisine yardım eden Hanna’nın evinde sık sık bulmaya başlar. Bundan sonra bu ikilinin arasında bir bağ oluşur. Her şeyin yolunda olduğu bir anda Hanna birden bire ortadan kaybolur. 8 yıl aradan sonra bu ikili tekrardan karşılaşır. Karşılaştıkları yer bir mahkeme salonudur. Hanna bir suçlu, Michael ise hukuk fakültesinde eğitim gören bir öğrencidir. Nazi dönemi savaş suçlularının yargılandığı mahkemede Hanna, eski bir SS gardiyanı olarak savaş sırasında işlenen suçlardan yargılanmaktadır. Michael ise öğrenimi gereği duruşmayı seyretmeye gelen bir hukuk fakültesi öğrencisidir. Duruşmayı izlemeye gelen Michael, duruşma sırasında Hanna hakkında bir sırrı öğrenir. Ancak Hanna’nın yaşantısını ve alacağı suçu etkileyecek bu sırrı gizli tutar. Hanna, kendisi gibi aynı davadan yargılanan diğer suçluların suçunu da üstlenerek cezaya çarptırılır. Hanna cezaevine Michael ise eğitimine kaldığı yerden devam eder. Ancak aralarındaki bağ ömürleri boyunca tazeliğini korur. Filmin sonunda da izleyiciyi “Hadi be” dedirten bir son karşılar. Genel hatlarıyla filmden bahsettiğimize göre şimdi de siz değerli okuyucularımıza filmde işlenen diğer temaları da kısaca anlatmak isterim. “Okuyucu” filmi, her ne kadar dram ve romantik tarz olarak karşımıza çıksa da geçmişle yüzleşmeyi, aradan yıllar geçmesine rağmen unutmamayı, acıyı, insan doğasının karmaşıklığını, ahlaki belirsizlikler, ceza ve suçun bir aradanlığını da anlatır. Eğer, sizler de Hanna ve Michael’ın yıllar boyu süren hikayelerine tanık olmak istiyorsanız bu filmi bir yere kaydedin derim. Şimdiden iyi seyirler...