Lavinya Dergisi

SEVDİĞİMİZ İNSANLAR İÇİN NE KADAR İLERİYE GİDEBİLİRİZ?
Sıla Nisa ÜNAL

En derin arzumuzdur aslında yalnızlık.

Bizim için hayatta kendimizden sonra en değer verdiklerimiz sevdiğimiz insanlardır. Ailelerimiz, arkadaşlarımız, eşimiz ve çocuklarımız. Bu insanları sever, değer verir, önemseriz. Her zaman onları destekler onlara yardım etmek için çabalarız. Bu insanların üzülmesi bizi de olukça üzer. Hayatta ölüm dışında her şeye çözüm bulabiliriz. Eğer gerçekten bulmak istiyorsak tabi. Nasıl ki bu derler bizim olduğu gibi başka insanların da olur. O zaman o insanlara da yardım etmek ve sorunlarına çözüm bulmak isteriz. Sorun ne kadar büyükse çözümü de bir o kadar büyük olabilir. Zahmetli ve yorucu olabilir. Ama biz bunu o an düşünmeyiz, umursamayız. Sonunda sevdiğimiz insan mutlu ve güvende olacaksa her şeyi yapmayı göze alabiliriz. Tabi ki bu göze aldığımız şeyin büyüklüğü de karşımızdaki insanın değerine göre değişiklik gösterir. Mesela çocuğumuz için göze alabileceğimiz şey arkadaşımız için alabileceğimizden çok daha büyük olabilir. Evet arkadaşlarımızı da severiz ama onlar bizim hayatımızda gelip geçicidir. Her ne kadar sorunlar da olsa hatta belki de bizim gözümüzde ailemiz kötü bile olsa ölene kadar yanımızda olan tek insanlar ailelerimizdir. Bunu kabul etsek de etmesek de gerçek budur. Ve biz onlar için her şeyi göze alabiliriz. Bazen yanlış kararlar da verebiliriz ama sonuç olarak bu bizim pek de umurumuzda olmaz. Çocuğumuz bir hata yaptığı zaman bizi çok üzebilir ama onu görmezden gelmek sineye çekmek de bizim için daha kolaydır. Veya ailemiz bize karşı bir hata yaptığında da onları affetmek daha kolay olabilir. Elbette ki bu durum değişebilir de. Çünkü bazen başkasının bize yaptığı yanlışı affetmek ailemizi affetmekten daha kolay olabilir. Sevdiğimiz insanlar için her şeyi yapabiliriz dedik. Bu doğru mudur? Onlar için her şeyi göze alabilir miyiz? Mesela onlar için birini öldürebilir miyiz ya da kendimizi onun için feda edebilir miyiz? İşte bunlar insanın kendinde sorması gereken sorulardır. Belki bir insanı ne kadar çok sevdiğimizi öğrenmek için de bu soruları kendimize sorabiliriz. Bir anneysek bu soruları sormamıza gerek yok. Çünkü bir annenin hayatı çocukları üzerine oluşur. Çocukları olduktan sonra artık annenin kendi hayatı yoktur. Anne kendini her zaman feda edebilir. Aç kalır ama çocuğunu bırakmaz. Üşür ama çocuğunun üşümesine izin vermez. Bir annenin çocuğu için yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Anne hiçbir şey düşünmez. İşin sonunda çocuğu mutlu, huzurlu ve güvende olacaksa her şeye göz yumabilir. Aklınıza gelebilecek her şeyi yapar. Sadece anneyi ele almak doğru olmaz. Mesela sevdiğimiz kadın veya erkek için en fazla ne yapabiliriz. Yapabileceklerimiz onu sevmemizle doğru orantılı mıdır? Yine o insanı seviyorsak eğer her şeyi göze alabiliriz. Mesela hayallerimizden vazgeçebiliriz. Olduğumuz insanı değiştirebiliriz. Yapmaktan hiç hoşlanmadığımız bir şeyi de yapabiliriz. Hatta bazen o kadar çok severiz ki herkesi karşımıza alabilir, geleceğimizden bile vazgeçebiliriz. Tabi bunun ne kadar doğu olup olmadığı tartışılabilir. Tüm bu yaptığımız fedakarlıklar biraz da bizim karakterimizle alakalıdır. Çünkü her insan bir olmadığı gibi her anne, her baba, her sevgili de aynı değildir. Eğer zaten fedakâr bir insansak bunları yapmak bizim için kolaydır. Ama bencilsek eğer bunları yapmayabilir ya da yaparken sıkılabiliriz. Sonuç olarak sevdiğimiz bir insan için yapamayacağımız hiçbir şey yoktur. Ama bir şey yaparken de o insanın buna değip değmeyeceğini de çok iyi düşünmeliyiz.