Lavinya Dergisi
AKIŞA KAPILMAMAKHislerimin gölgesinde yürüyorum yolum uzun ama sonunda gökkuşağını göreceğimi biliyorum.
Düşüncelere dalıp hayatın olumsuzluğuna odaklandığımı fark ettim. Sadece kötü şeyleri görüp stres sıkıntı arasında boğuştuğum hayatın aslında yaşanmaya değer olduğunu gözlerimi açıp pencereden baktığımda pembe panjurların beni karşıladığını fark ettim. Nasıl dank etti peki kafama bu? Otobüsle giderken yolda bir adam gördüm. Adam kördü ve o kadar mutluydu ki kendi kendine yürürken gülüyor şarkı söylüyordu düşündüm ki onun yerinde olsam hayatım zindan olurdu çünkü başıma kötü bir şey gelmesini hayatımın sonu gibi düşünüyordum ama öyle değildi. O bununla da mutlu olmayı biliyordu. Hayatın bana getirdiği zorlukları göğüsleyip onlarla mutlu olmam gerekiyordu çünkü her son yeni bir başlangıçtı. Tabii tek bu değildi benim bu farkındalığı varmamın sebebi. O an farkına varmıyor insan ama düşününce haksızlık ettiğini görüyorsun kendine. Lösemi olduğunu yeni öğrenmiş bir arkadaşım vardı. Duyunca o kadar yıkıldım ki benim onu ayakta tutmam gerekirken onun beni tutması gerekti. Beni en çok etkileyen cümlesi şu olmuştu "Bu küçücük zorlukta bile ayakta kalamayacaksam neden doğdum ki?" O gün dedim ki ben küçücük şeylerin peşinde onlara üzülerek hayatımı geçirmemeliyim ben onları gülerek karşılamalı onların benden küçük olduğunu farkına varmalıyım. Hayatın bize ne getireceğini hiçbirimiz bilmiyoruz öngöremiyoruz ama hayat akıp giderken peşinde sürüklenen bir balık olmak yerine akışın tersine yüzmeliyiz her yerde bir balıkçı olabilir ama o yeme nasıl yaklaşacağımız bizim elimizdedir.