Lavinya Dergisi

İKİ BİN (BİLMEM KAÇ) YİRMİ DÖRT
Mehmet KEKEÇ

Tutsak kaldı dudaklarının arasında, Yüreğinin esaretinden kurtulamayan Seni Seviyorumlar.

Milattan önce on üç milyar yıl evvel başlamış 
dünya serüveni,
insan bu mahallede henüz çok yeni. 


Kimilerine göre "Big Bang" teori ile var olduk
kimileri der "Ol " deyince Tanrı,
oluverdik, can bulduk. 


Şüphesiz ki,
insan rastlantılardan çok daha ötesi 
muazzam bir kompleks,
muntazam bir eser, 
yaratanın kalemgâhından... 


Şimdi milat sonrası yıl iki bin yirmi dört ...
Çağlar açıldı ve kapandı birer birer
karadelik misali zaman
yutuverdi arada ne varsa kalan... 


Takvimler yapraklarını aşındırırken
ömür sermayesi zamanın avuçlarında erirken,
gün batmış, ufuk çizgisi kararmış 
derdest edilmiş eski yıl,
şimdiden insan hafızasında tarihe karışmış 
bir güne daha çentik atılmış ömürden... 


Milat sıfır ile başlamış,
ademoğlunun kendi sıfırında saklı...
Ne vakit bitti dese, orada yeniden can bulmuş.
insan öldüm derken,
yarasından doğarmış yeniden... 


Kalan ömür giz, açılmamış kutu
kim çözebilir bu esrarı , kim erişebilir?
hazinenin anahtarı kendi kararlarında saklı... 


Ayağa kalkmış her ruh ,
bir başka hayatın manasına dokunmuş her beden
sonsuzluğun patikasında işitir ayak seslerini... 


ve 
ab-ı (zaman) hayat suyunu içer her fani,
kurulu saatin tik-takları susarken,
yıl iki bin bilmem kaçken...