Lavinya Dergisi

SIZ(L)IYOR
Mehmet KEKEÇ

Tutsak kaldı dudaklarının arasında, Yüreğinin esaretinden kurtulamayan Seni Seviyorumlar.

Sızıyor bakışların gözlerimin çatlaklarından
çatlıyor yüreğim, dökülüyorum...
göğsümün duvarları yıkılıyor
düşlerin altında eziliyorum... 

 

Küçük avuçlarının arasında küçülüyor yüzüm
ve gözbebeklerim büyüyor gözlerinin aksinde
beni sırtlan gibi vahşice parçalıyorsun
her bir zerreme bıçak bıçak saplanıyorsun... 

 

Zaman kemiriyor acılarımı azar azar,
acılarım kemiriyor zamanı parça parça,
yağmur yağıyor,
ve ben
sızıyorum şehrin sokaklarına... 

 

Yağmur, kaldırım taşlarının arasından
ben bakışlarının arasından dökülürken,
akıyor yokuşla hız alan yağmur 
bense,
kısrak atların özgürlük koşusu gibi
dörtnala, kavuşmak için atılan 
çırpınıyorum yokuş yukarı,
kapılmamak için yokluğuna... 

 

yağmurun girdabından kurtulup 
dökülmüş, ruhu sökülmüş ararken seni
yokuşu delişmen yararken
şehrin yaşanmışlıklarında,
ve yaşanmamışlıklarımda boğuluyorum... 

 

Üşüyor ellerim
ellerinin sıcaklığı dışında mevsim seçmeden
yaz kış demeden , baharın ilk ve son deminde
gökyüzü mavi, güneş sarı iken de üstelik,
üşüyor ellerim 
düşüyor gülüşlerim kaldırıma, aldırma... 

 

Bir damla yağmur alıp götürüyor
sızıyor kaldırım boşluğundan
yokluğunun sonsuzluğundan 
bir şehrin avuçlarından
sızıyor gülüşlerim
sızısı kalıyor yalnız
yalnız yokluğun
sız(l)ıyor...