Lavinya Dergisi

RUHUMUN GÖĞE AÇILAN YÜZÜ
Gülşen SARIGÖL

"Yazdığın her harf,yazabildiğin her kelam ölümün elinden kurtardığın serçe kuşudur ve serçe telaşlı değilse öldü demektir"...diyerek kalemini kağıtla buluşturmuş milyonlarca insandan sadece bir tanesiyim...

Siyah, uzun saçlarında asalet taşıyarak girmişti yine Kutsal Mabedine. O giriş, o duruş, o koku... Yaşanıp unutulmaya yüz tutmuş nice anının yanında, burnunuzdan hiçbir rüzgarın eksiltemediği o koku... İsmimin sonuna iyelik eki eklediğinden midir nedir, ne vakit değse gözlerim gözlerine; memleketine kavuşmuş bir gurbetçi gibi hissederdim kendimi ... Cümlelerimin geçmiş zaman ekiyle süslenmiş olması burksa da içimi, diyorum kendim yine kendime: "Onu özlemek, ona kavuşmaktan daha güzelmiş." Nice cümlesi vardır aklıma mıh gibi kazıdığım... Nicesi vardır hâlâ sızım sızım sızlatır yüreğimi... Ve nicesi vardır; işte aradığım bu deyip sıkı sıkı sarıldığım... "Başımı alıp gitmek istiyorum" diyeceksiniz, nereye diye soracaklar, uzun uzun susacaksınız derdi. İşte ben tam da buradayım gökyüzüm... Prangalarımından kurtulup çıplak ayakla, ayak izi olmayan bir yolda yürümek istiyorum. Sonra birden koşmak, yorulunca durmak... Sırtımı yere yaslayıp, göğün tadını çıkarmak... Ve belki de gökyüzünün tadı en çok onunla çıkardı. Sema eden Semazenin dönüşündeki aşk misal verilebilirdi; onun size dokunuşuna... İnsan çepeçevre sarılmış hayatında, rollerinin altında nefes almaya çalışırken göğe açılan pencere arar ya kendine; işte ben o pencereyi geç bulup erken kaybedenlerden oldum. Lakin şunu da bildim ki Onu bir kez bulmak hiç yitirmemek demekmiş. Çünkü onun bir dokunuşu, ömre sirayet edermiş. Ömrümün en güzel sirayeti... Yokluğun; Mevlana'nın, Şems'e olan özlemi gibi yakarken içimi; varlığın bir vuslat gecesi hayali ile ısıtır kalbimi... Yokluğundaki varlık bile güzel olur mu bir insanın, olurmuş. Bedenim nicedir yol alırken,yolsuz kalan ruhumun güneşi... Şimdi bir yola ihtiyacım var... Dediğim gibi ayak basılmamış bir yol... Sana sözsüz, kelamsız ulaşabilmenin daha güzel olduğunu bilerek, cümlelerimin mahcubiyetini içimde taşıyarak, varlığını anımsamak istedim. Vâr olasın Gökyüzüm... Zira seninle vâr olacak oğulların, kızların... Affedersin Gökyüzüm... Zira yazdıklarımın ötesindeki sustuklarımı daha çok tercih edersin bilirim...

Sema Zafer Sümer'e ithafen...