Lavinya Dergisi
DAĞ...Ben zerre koymamışken ağzıma bu meretten, Neden bu kadar sarhoşum şehrinde, Aşkından mı? Yoksa vuslata kavuşmayan bakışlarından mı?
Büyük büyük taşların, koskoca dağın başınıza yıkıldığı zamanlar vardır. Sizin kaçmak için hiç çabalamadığınız hatta sırf altında kalıp yok olmak istediğiniz büyük enkazlar vardır. Yürekteki yangını bastıramayan bedendeki yangınlar vardır bazen. Verdiğiniz zararı karşılayamayacağınız zamanlar vardır ama siz inatla o zararı vermek zorundasınızdır. Çünkü yüreğinizdeki yangını, o enkazın altında kalmak isteyişinizi ancak öyle bastırabilirsiniz. Bazı zamanlar büyük sınavları vardır insanların. Kimisi yoklukla sınanır, kimisi ailesiyle. Kimisi varlıkla sınanır, kimisi aşk ile. Verilse bir nimettir insana verilmese bir nimet. Yine de her insanın sınavı zordur ve bazen aşılması çok zor engeller çıkar karşısına. İşte tamda o an insan, bittim yeter dediğinde bir umuda ihtiyacı vardır. Bu bazen bir Neşet Ertaş türküsüdür. Sazın tellerine vurup ciğerlerimize kadar işleyen o derin nağmeleri söylemeye başlayınca ferahlar içimiz. Bazen okuduğu birkaç ayette felaha kavuşur insan, gözlerini yeniden yaşamak ve savaşmak için açar ve umudunu kazanır. Bazen sevdiğinden kıymet alır bazen yazdığı şiirden. Bu bazenleri uzatan insanın içindeki değerleridir ve her ne olursa olsun içinde ufacık iyilik olan insan bu saydıklarıma asla kayıtsız kalamaz. Öyleyse bunca acının bunca hüznün bir nedeni vardır. Duygular nedensiz ve amaçsız yaşanmaz, ömür bir şekilde bitecekse eğer böyle böyle bitecek diyor bir büyüğüm. Bazı acıların içinde boğuşarak, bazı hüzünlere yenilerek, bazı mutlulukları tadarak… Peki ya mutluluğun kısa acının uzun geldiği zamanlar? İnanın bunun sırrını bende çözemedim hâlâ. Yaşıyoruz ve her anın farkındalığı aynı. Sadece zihinlerde mutluluğun yerini ve acının konumunu bilmiyoruz. Canımız mı tatlı mutluluk mu kısa şu ahir ömrümüzde düşünüp duruyoruz. Oysa mutluluk iyi bir şey, acı başlı başına kötü bir duygu. İyi şeylerin uzun sürdüğü nerde görülmüş dünyada? Kötü şeylerin zararsız olduğu ne zaman rastlanmış? Yine de zihinlerimizde nereye koyduğumuz önemli. Acıya alışan arkadaşım mutluluğu yadırgıyor, mutluluktan başka bir şey yaşamamış arkadaşım acıyla tanışınca dağılıyor. Bu duyguların hepsi varsa dünyada hepsinin hizmet ettiği bir amaçta vardır elbette. Zira sizi üzen bir detay başka bir mutluluğun kapısının anahtarı olabilir, bunu bilmek zamana ve ne yazık ki yaşamaya bağlıdır. Öyleyse acıyı büyüttüğümüz gözlerimizde mutluluğu da büyütelim. Belki gönül dağımız başımıza yıkılmaz da dağıttığımız yerleri toplamamız çok zaman almaz.