Raflarda unutulan kitap gibisin
ve hala okunmayı bekliyorsun.
Aslında sen de biliyorsun
okunmayacağını ama bir umut keşfedilmeyi bekliyorsun.
Beklediğin zaman içerisinde
birçok insanla her ne kadar konuşamasan da o kişilerin senin için ne
düşündüklerini ve ne amaçla seni eline alarak sayfanı karıştırdıklarını anlamış
oldun.
Ve bu süre zarfında bazıları da
aradıklarını bulamayanlar olmuştu.
Zaten insanlar her zaman ne
istediklerini bilmeyenler değil midir?
O zaman da ne istediklerini
bilmeden ellerine hangi raftaki kitap geçse bazıları göz ucu ile bakmıştır
bazıları da sadece yaprakları sağ sol yaparak karıştırma eyleminde bulunmuş
kişilerdir.
Ben en çok neyi sevdim biliyor
musunuz?
O kitapların her bir sayfasında
geçen sözlerin harcandığı emekleri, her bir harfin sözcük olmasını…
O emekler olmasaydı ne önemi
kalırdı yazı yazmanın?
Duygular, düşünceler kitap
sayfalarının da parçasıdır. En çok hisler ön planda tutulur.
Mesela bazen diyoruz, ne düşündü
de yazdı bu bölümü veya ne yaşadı, ne hissetti bu sözcükleri sayfa haline
getirirken…
Raftan bir kitabı eline alarak
kendisini bulan insan da vardır. O raftan kitabı eline alarak içeriğinde ne
yazıldığını okuyup ama anlamak istemeyen insan da vardır.
Her kitap geç olsa da kendi
sahibini bulacaktır. Ben buna inanıyorum.
Ben raflarda unutulan kitap olmak
yerine bugün de, yarın da, diğer gün de yine seni bekliyor olacağım.
Sayfalar okunmak için seni bekliyor.