Lavinya Dergisi

ŞARJIM BİTMEDEN
Bilge ERDOĞAN

Gözlerindeki parıltının her zaman ona yol gösterdiği, baktığı her şeyde yeni anlamlar, yeni hayatlar görebilen ve gördüğünü hayal dünyasında canlandıran biri.

Hayatın yeni bir başlangıç noktasındayım. Bir süredir kendime gerçekten vakit ayıramadığımı farkettim. Bedeni varlığım masada olsa da ruhani varlığım genelde reenkarnasyona girmiş gibi dolanıp duruyor. Yapmaktan hoşlandığım şeyler koşarak benden kaçıyorlar... Okuduğum yazılar yerçekimine karşı gelemeyip,uçuyorlar... Tutup durduramıyorum düşüncelerimi. Kaçırdığım bir an daha kalmasın diyerek herşeyi daha çok incelemeye başlıyorum. Kendimle baş başa kalmanın, kendimi daha yakından tanımanın duygusallığı içerisindeyim. Zaten bugüne kadar hep kalabalıklar boğmuştur beni. Etrafımda konuşan onlarca ses yığınları arasında yırtık bir cümleden soluk bulmaya çalışıyorum sürekli. Bundandır ki ait hissedemiyorum kendimi hiçbir yere. Sanırım biraz daha büyüyorum, biraz daha farkındalıklarım artıyor, insanları/hareketleri anlamlandırmaya çalışıyorum; hayatla nasıl ve neden savaşmam gerektiği ayrımını yapmaya başlıyorum. Aslına bakarsak yaşadığımız her dönemin farklı ve kendine özgü duyguları var. Bu duygular kimi zaman gülümsetirken kimi zaman öyle sert etkiliyor ki yataktan bile çıkacak hal bırakmıyor insanda. Genelde buna "Depresyon" diyorlar ama bence hayatın bizi anlamamasına karşı verdiğimiz tepki bu duyguyu yaşama sebebimiz. Bu zamanlar da korkuyu hissediyorum her adımımda. Korkum hayata yetişebilmekte... Belki biraz da sabırsızlık var ruhumda. Herşeye yetişebilmenin, mükemmel yapabilmenin heyecanı, hırsı,stresi... Bir yandan kalıp yargılardan çıkabilme umudu. Yapmak istemediğin şeylerde eleştirilip, yapmak istediklerinde heves kırıklığı olanları geride bırakabilmekte. Ama hayatın daha bu levelini aşamadım. Bir nevi bilgisayar oyunu gibi .Bir bölümü tamamlamadan diğerine geçemiyoruz ya hani. Level'dan level'a sürüklendiğim, kimi zaman hiçbir anın kıymetini bilme farkındalığına bile iş işten geçtikten sonra eriştiğim; geçtikten sonra değerini anladığım "zaman" gibi anlarımın çoğu. Kim bilir en çok şikayet ettiğim şeyler bile belki de en çok kıymet bilmem gereken anlar ve kişilerdir. Sadece aldığım nefeste varolmak, an'ı yaşamak; bunu keşfetmek, çoğaltmak ve üretmenin hazzını yaşamak... Hayatımdaki iyiyi çoğaltmak, kötü düşünce ve dedikoduyu indirgemek. Temeli bunun gibi belli konulardan gelse de diğer bir leveli görebilmek ve bitkin çıkmamak için kendimle verdiğim sessiz savaşlardan galip çıkmaya çalışıyorum. Bundan sonraki tek hedefimse şarjım bitmeden bir sonraki levele geçebilmek.