Lavinya Dergisi

DÖRT AYAKLI BİR TERAPİ
Bilge ERDOĞAN

Gözlerindeki parıltının her zaman ona yol gösterdiği, baktığı her şeyde yeni anlamlar, yeni hayatlar görebilen ve gördüğünü hayal dünyasında canlandıran biri.

Evet doğru, benimkisi dört ayaklı ve tüylü. Terapi dediğimiz şey bir insanın kendini iyi hissetmesi için hayatına farklı pencerelerden bakabilmenin farklı bir adı, özel bir kelime. Kimisi bunu bir psikolog, kimisi arkadaş, kimisi seyahat, kimisi kişisel bakımla uygular. Bense bir canlı tüy yumağıyla kendime ve hayatıma renk katıyorum. Adı Duman o bir kedi, dişi ve şu an 3 yaşında 2 senedir benimle yaşıyor hayatıma giriş hikayesi çok özel. Ondan önce yine hayatıma sihirli şekilde dokunacak biriyle tanışmıştım. Ondan her zaman çok şey öğrendim. Onun bana işlediği her kelimeyle hayatım şekillendi. Eski küçük, cılız, ne yapması gerektiğini bilmeyen, korkak kız olmaktan çıktım. Sonra hayatımın ikinci mucizesiyle tanıştırdı beni. Küçük tüy yumağımla. Bu yüzden ona hep sonsuz minnette kalacağım. Hayata verdiğim en büyük sermayem sevgimdi. Her maddeye sevgiyle yaklaşmak… Bu sermayemi bir kediye verdim ve o da benim için büyütüp besledi. Bir canlının sonsuz zamanda sana hep ihtiyacının olması hayatımda tattığım en güzel sorumluluk hazzı. Ne zaman bir sevinç ve üzüntü yaşasam Duman’a baktığımda, kucaklayıp sarıldığımda, bana hırıldayıp sevgisini gösterdiğinde her şeyin uçup gittiğini bedenimin yükünün azaldığını hissederim. Kediler kötü enerjiyi alırlarmış derlerdi de inanmazdım. Gerçekten öyleymiş. Artık eve geldiğimde ilk onunla paylaşıyorum yaşadıklarımı, ağlarken ilk ona sarılıyorum beni koşulsuz dinliyor ve sevgisini gösteriyor. Hiçbir zaman şikâyet etmiyor. Bir de kediler nankör derler. Asıl kedi bilmeyenler kör. Geceleri uyandığımda burun buruna uyuduğum onun o masum yüzünü gördüğüm an gecenin kasveti benim için siyah bir pamuk şekere dönüşüveriyor. O benim dört ayaklı terapistim. O anı düşündüm ve gözlerimde ilk tanışmamızın duygusunu tutamadım. Bu satırları yazarken o yanı başımda mışıl mışıl uyuyor. Bazı arkadaşlarım fazla abarttığımı onun sadece bir kediden ibaret olduğunu söylüyorlar. Ama sanırım bizim aramızdaki bağ çok farklı ve ben ona sonsuz bir sevgiyle bağlıyım. Çocuğu kedi olanlar beni kuşkusuz anlarlar. Küçük bir sevdiğim sözle kapatayım yazımı;

 “Hayatın ızdırabından iki kaçış vardır; Müzik ve kediler.”
 Albert Schweitzer