Lavinya Dergisi
BİZDEN SONRASIVaktinden önce gelen ayrılık yaksa keşke cihan-ı âlemi. Ne zor değil mi böyle yaşamak, ne acınası gaileler bunlar öldürmüyor. Ah zavallı sen! Ne çok yazık oldu bize. Sevdamıza bu son reva mıydı söylesene. Acıttı, karanlığın şafağında sessiz gitmelerin. Ve dahası var ey sevdaya ihanet eden sevgili, kestim umudumu insanlıktan; o yoldan döndüm, dizilerimdeki kanı avucumdaki sabunla yıkadım. Sen giderken ben kalmadım bunu bil. Benden de gitti bir şeyler, en önemlisi kendimi kaybettim ben bu uğurda. Sebepsiz gitmelerine alışkındım lakin bana da zor geldi başka birine tercih edilişim, terk edilişim. Ama kızgınlığım yok artık sana. Kusur benim! Ben seni çok sevdim ya hepsi bundan. Cemal Süreya demişti ya hani:
“Rastgele yürürken birden aklına geleyim sızlasın için!
Boğazın düğüm düğüm olsun,
Ama ağlama.
Ağlayamayacak kadar yansın için.”
Çok canım yandı çok, evvel zamanda. Lakin artık koyu bir sis var buralarda, yok olup gitmek işten bile değil. İhanet bu affı olmaz ki! Ne desem ne söylesem kifayetsiz artık. Destan olabileceğimiz bir sevdayı yalan kıldın sen ne denilebilir ki. Bak şimdi ben avare bir adam sen ise savrulmuş bir kadın. Söyle kim kazandı? İkimiz de mağlubuz şimdi. Aynı sokakta iki yabancı. Bir kaldırım köşesinde yan yana otururken bu kaçıncı paket bitirdiğimiz. İzmaritlerin sayısını bile görmüyor gözlerim. Mahvolduk sonunda! İlk yenilgimiz değil hâlbuki, alışkınız. Lakin dur demek lazım gelir artık.