Lavinya Dergisi

MALEFİZ
Nurten K. TOSUN

Rakamlardan öykülere yolculuk. Kalem, kağıt, düş ve pamuk şeker eşliğinde...

“Hiçbir zaman bize gerçek hastalar gelmez. Gerçek hastaların hasta ettikleri gelir.” Psikiyatri servisleri çoğunlukla bu cümleyi deklare eder. Belki bir bencille, narsistle, arsızla, empati yoksunuyla yaşamak zorunda bırakılanlar. İyilik ve kötülük dengesi gibi çok narin teraziyi tutan dimağlar. İyi olmak sonucu alınan yaralar, akabinde taş yürekli olmakla suçlananlar! Yaşanmışlıklar, olaylar! Aşılan kırmızıçizgiler, hadler, suçlamalar! Hatta belki kesilen kanatlar ve elbette bu uğurda yazılan masallar. Büyülü orman diyarı Mors’ta yaşayan güçlü bir peri vardır. Genç bir kızken, Stefan adlı köylü çocuğuyla tanışır ve âşık olur. Stefan perinin on altıncı doğum gününde, ona gerçek aşkın öpücüğü denilen şeyi verir. Kral olmak hırsıyla yanan genç, egosuna yenilir, verilen vaatlere kanar. Perinin gücünü zayıflatmak için onu uyutur, kanatlarını keser ve amacına ulaşır. Aşkın karanlık gücüyle tanışan kahramanımızın adı Malefiz’dir. Malefiz artık öfke dolu bir kişiliğe bürünmüştür ve sonuna kadar haklıdır. Görkemli siyah kanatları olmasa da insanoğlunun, Malefiz gibi. Vardır herkesin bir katı yanı, yöresi. Gül bahçesi sunmadıklarınızdan kırmızı güller beklemek fazla ütopik değil mi? İğnelediklerinizden tepkisizlik istemek komik haller gerektirmez mi? Yeterince bağışlamadık mı? Sahi kaçıncı hakkını tepti? Pencere içindeki o saksı, pembe panjur, sardunya istedik ama hayal kırıklıkları yetmedi mi? “Değiştin!” cümlesinin cevabı “Akıllandım!” gibi. Malefiz’in de kanatlarını sevdiği adam kesmemiş miydi?