Ünlü bir çizgi roman. Başkahraman Kaptan Swing, en yakın arkadaşları Kızıldereli Gamlı Baykuş ve Mr. Blöf. Öyle ki hikâyeler akıp gider ama gamlı her olayda uğursuzluk arar. Bu döngüye sebep olarak büyük dedesinin anlatılarını gösterir. Sudan nefret eder, iyi ok atar. Mr. Blöf ’ün köpeği ile hiç anlaşamaz, Puik onun gözünde bitli pire torbasından farksızdır. Diğer yan karakterler de maceralara heyecan katar. Fakat satırlar gamlı baykuş sendromuna doğru kayar. Baykuş kendini şişirip tüylerini kabartır, konduğu yerde oturur gibi hareketsiz kalır. Düşünür ama paylaşmaz gibidir. Hayvanın kasvet saçtığına şartlanmış insanlar onu gam çeken kişilikle özdeşleştirir. Sendromluda bu durumda mutsuz, umutsuz, karamsar, her şeye kulp takan, sürekli olumsuz deyişleri olan kişidir. Hayata negatif bakmak çevresine kötü enerji saçmak kaçınılmaz özelliğidir. Bu bakımdan mutlu an vampirleri denilebilir. Bakıldığında huzur isteyen ruhlar ile çelişir. Oysa bir bardak suya bir avuç tuzu atıp içmekle aldığın acı tat, bir avuç tuzu göle attığında değişir. Acıyan dilin gölden içtiğin suyla ferahlar, tadı değişir. Bakış açısı bir kalp genişletme tekniğidir. Yaşama sevinci gerektirir. En yanık sesiyle şarkı söyleyende olsa gamlı baykuşlar çekilmez tiplerdir. Her problem için çözüm aramaktır günü güzelleştiren. Daima çözüme problem bulmak baykuşa yakışır bir harekettir. O kaygı ile beslenir. Çizgi romanda savaşçılığının iyiliği ile tahammül edilse de yol arkadaşlığına. Günümüzde de insanoğlu sabrıyla çelişir. Tutunacak bir dal arar. Belki de o en yakınındaki kişidir. Aslında uzaklaştırmak kendi için yapabileceği en iyi harekettir. Bembeyaz martı kanadından, yasemin kokusundan, sıcak kahveden alınacak tat özeldir. Yaşam insana armağan olarak verilmiştir. Olumlu düşünmek Polyannacılık değildir. Kalp ne kadar süre atacağını bilmediği şu dünyada kime vaktini harcadığına dikkat etmelidir. Saat sınırsız değildir. Gamlı Baykuş yelkovanı da kemirir. Akrep dönsün dursun. Say şimdi ey okur; hayatındaki gam kuşları kaç kişidir?