Lavinya Dergisi

OLANLAR, OLDURULMAYA ÇALIŞILANLAR...
Mehmet YILDIRIM

Ben zerre koymamışken ağzıma bu meretten, Neden bu kadar sarhoşum şehrinde, Aşkından mı? Yoksa vuslata kavuşmayan bakışlarından mı?

Yeni bir şey öğrendim hayattan. İnsan bazen olanlarla değil de oldurmaya çalıştıklarıyla yürürmüş hayat yolunu. Olanlar hiçbir zaman kıymetli olmuyor insanın gözünde. Çünkü elde ettiğini, elinin altında olduğunu biliyor. O his aslında hepimize hatalar yaptırıyor oysa. Olanları değil de oldurmaya çalıştıklarımızı istiyoruz hep. Bir sevda oldurmaya çalışıyoruz mesela ya da bir dostluk. Bizim isteğimizle olacağını sanıyoruz oysa bazı duyguların karşılıksız olması yeterli aslında olmayacağını anlamaya. Çünkü ne yaparsanız yapın bazen karşılıksız bir duygu besliyorsanız elbet bir yerde karşınıza çıkar, bir yerde sizi sırtınızdan vurur. Oldurmaya çalışmak dediğimiz şeyde biraz bununla alakalı. Olmayacağını görmediğimiz halde deliler gibi çabalar harcıyoruz bazen. Kör olan sadece gözler olmuyor elbette kalpte köreliyor o duyguyla akılda. Bazen de olmayacağını gözünün içine içine sokuyor hayat. Kalbine batıra batıra anlatıyor sana. Aklına öyle bir deliller sunuyor ki sen görmemek için bakmıyorsun bile etrafa. Gözlerini kapatıp duygunun yolundan gitmeye çalışıyorsun. Değer mi? Değse de değmese de bazen o duygu seni kendine esir ediyor ve sen ne yaparsan yap kurtulamıyorsun. Etrafında senin gözüne girmeye çalışanları seni bir şeye oldurmaya çalışanları görmüyorsun. Bir başkası için çırpınıp çabalayan sen, senin için çırpınıp çabalayan birine gözlerini kapatıp kulağını sağır ediyorsun. Hayatı böyle böyle kaçırıyor işte insan, otobüsün sağ tarafında giderken sol tarafındaki manzaralardan bihaber kalıyor ve bilmiyor. İşin garip tarafı sağ taraftaki manzaranın onu bu denli manzara yerine koyan insanı bildiği bile yok. Yine de zorla bir şey yaptıramazsın insana. İçinden gelmeli olması oldurulması için. Çünkü sevmek her insana nasip olmuyor şu hayatta, sevginin içinde sunduğu her güzelliğe erişmek herkese nasip olmuyor. Kimi kaçıyor dip bucak, kimi arıyor köşe bucak. Demem o ki oldurmaya çalıştıkça olmuyor bir hikâyenin sonu. Oysa yeni bir hikâye bakmaya başlarsan sana doğru geliyor. Başarabilirsek eğer olanları görmeye çalışalım. Başaramazsak oldurmaya çalışmaya devam. İnsan acı çekmekten, yorulmaktan ve yılgınlıktan zevk alırmış en azından kendi adıma bunu söyleyebilirim. Zaten acı çekmezse insan, insan mı olur derdi büyüklerimiz hep. Kim bilir olanları fark etmek için oldurmaya çalışmak lazım. Oldurmaya çalıştığımız her şey görmediğinde her şeyi, belki de bizim gözümüzdeki olanları perdeleyen perde kalkar. Kalbimizin acısı diner, yüreğimiz bizi oldurmaya çalışan manzaraların yüreğini görmekle ve hatta karşılık vermekle adım atar yolun geri kalanına. Bilmek lazım, bilmek için yürümek. Herkesin harcı olmayan sevda yolunda her güzelliğe başım gözüm üstüne demek, yine cesur insanların işi olarak yazılacak biz göçüp gittikten sonra dünyada. Bizim de dünyaya bırakacağımız şey belki de bu olacak…