El açıp Allah’tan derman dileriz.
Hani derler ya, ‘yok mu derdime derman’ diye? O işte.
Derdimiz bizlerden, dermanımız
yaradan Allah’tan.
Her el açmak dert yanmak değil
aslında, derdi tasası olmayıp yine el açan insanlarda var.
Kimisi kibrinden istediğine
ulaşmak için her yolu dener, her sinsiliği yapar ve amacına ulaşır. Kimisi ise
bekler sabreder ve muradına er ya da geç erer.
Anlatılmak istenen konuya şöyle
değinmek gerekirse eğer,
Allah’a el açarken hep isteklerde
bulunuruz ve günü geldiğinde de o istek gerçek olduğunda yetinmez daha
fazlasını isteriz. İstekler bitmez, hevesler bitmez ve arzular hiç bitmez.
Dilediğimiz gerçekleşen
isteklerimiz için artık şükretmeyi bilmez olduk. Bakın olduk diyorum. Kendimi
bile katıyorum bu duruma.
Ne zaman ki pişman oluruz bu
durumdan o zaman başlarız Allah’ın verdiği nimetlere, güzelliklere şükür
demeye.
İnsanlar bir şeyleri kaybetmeden
veya pişmanlık duymadan o şükrün özünü bilemez.
Sen her gelene, gidene ve güzel
olana şükredersen Allah sana bir iken iki verir.
Ha birde gerçekleşmesini
istediğiniz istekleriniz için sizler de amacınıza ulaşmak için çaba sarf edin.
İmkânsız veya asla olmaz demeyin. Kendinize inanırsanız ve güvenirseniz
yapamayacağınız bir şey yok.
Hiçbir zaman ALLAH’IN yolundan
şaşma ve iyiliğe, güzelliklere kulak ver. O seni her zaman görüyor ve biliyor.
Var olduğumuz her şeye şükretmeyi
bilelim.