Lavinya Dergisi

BOŞLUK
Gülşen SARIGÖL

"Yazdığın her harf,yazabildiğin her kelam ölümün elinden kurtardığın serçe kuşudur ve serçe telaşlı değilse öldü demektir"...diyerek kalemini kağıtla buluşturmuş milyonlarca insandan sadece bir tanesiyim...

Kısa cümlelerden oluşuyor artık hayatım. Çoğu zaman sadece özne ve yüklem kullanarak ifade ediyorum kendimi. Hatta özne birinci tekil şahıs ise hiç kullanmıyorum, gizli özne yapıyorum kendim yine kendimi. Cümlelerimin yer, yön, zaman ifade etmesine izin vermiyorum artık. Zira yersizliğin ve zamansızlığın doruklarında geziniyorum çünkü. Adı olmayan sorunlar silsilesi heybemde katık olmuş yoldaşlık ediyor bana. Bir yola baş koymuş da adım atamıyor gibiyim. Kısacası kısa yaşıyorum artık hayatı... Uzun uzadıya uzatmıyorum mesela bacaklarımı. Ya da gözlerimi dikip bakmıyorum hiçbir şeye. Göz teması kurmadan yaşamaya çalışıyorum kendi türümle. Kısa bir bakış, usul bir adım... Bir anda tüm hücrelerimiz öğrendi ki kısa yaşam uzun cümleler kurdurmuyor insana... Yarım kalmaktan korkar oluyor insan bir anda. Kurulan hayalin sabaha kavuşmama ihtimali ağır basıyor bu ara. Toz bulutu gibi sinmiş gökyüzümüze bir belirsizlik, bizi izliyor sanki. Elin belirsiz, dilin belirsiz... Kalbi belirsiz olur mu insanın, olurmuş; kalbin belirsiz. İçindeki duyguların adı yok sanki ya da öyle hızlı geçiş sağlıyor ki bir duygu diğerine, hızına yetişmek zor oluyor. Kendimden bağımsız bir hayat içinde buluyorum işte sonra kendimi. Bir şeyler yolunda gitse de iyi olsa yaralarım diyorum. Sonra bir an geliyor ki yolunda gitmesi gereken tek şey benim, bunu idrak ediyor beynim. Bir yol bulmam, çizmem gerek artık. İnanırsa kalbim o yola, teslim olursa tüm çıplaklığı ile o zaman menzil düşer kalbime, hasret yol aldırır, yolcu eder beni. Beni yine ben tedavi edeceğim deyip susturuyorum geriye kalan her şeyi. Lakin bu susuşlar da çok yoruyor beni. Kendimden gayrı herkese susup içime haykırıyorum sanki. Kendimi sevmek ve kendime savaş açmak arasında muallaktayım adeta. Bu ikisi arasındaki uçurumda tutulduğum sevgi dallarına hamd etmeliyim diyorum sonra. Sonrası da hep üç nokta işte... Sen ve içinde olduğun yaşam... Her şey her an değişebilir. Güzellikler için ilk değişim senden sana olsun. Daha güzel sabahlara günaydın diyebilmek için, önce sen sev kendini.