Lavinya Dergisi

AT GÖZLÜĞÜ TAKMAK
Nurten K. TOSUN

Rakamlardan öykülere yolculuk. Kalem, kağıt, düş ve pamuk şeker eşliğinde...

Atlara neden gözlük takarlar? Bu sorunun cevabını bilen var mı veyahut hiç düşündünüz mü? Atın daha havalı görünmesi, mevcuttan hızlı koşması ya da gözlerinin güneşten rahatsız olmaması seçeneklerinden biri işaretlenebilir mi? Büyük puntolarla bir “HAYIR!” kelimesi yazılsın o zaman. Sadece önlerine bakmaları için kapatırlar atların gözlerini. Bir bakıma onların görüş kapasitelerini arttırmak için değil aksine azaltmak için kullanılır objeler. Ayrıntıya inersek, atların gözleri birbirinden uzak ve bağımsız olarak önden ve arkadan görüntü alabilir. Her biri 160 derecelik, toplamda 320 dereceyi bulan geniş görüş açısına sahiptir. Cisimlerin mesafelerini tespit edememeleri ve büyük görmeleri atlarda zafiyet, huzursuzluk yapar. Özellikle savaşlarda, taşımacılıkta, yarışlarda kullanılmalarıyla beraber çevrelerinden etkilenmemelerini sağlamak için asıl neden üstün yeteneklerine set çekmektir. İnsanlar, neden olaylara at gözlüğüyle bakarlar? Bu sorunun cevabını bilen var mı veyahut hiç düşündünüz mü? Sabit fikirli olmanın afili görünmesi, farklı düşünceleri okumanın gereksizliği, bakış açısını tek noktaya dikmesi seçeneklerinden biri işaretlenebilir mi? Büyük puntolarla bir “?” yazılsın o zaman. Araştırmamak, kendilerine bahşedilen duyuları ve akıllarıyla derin düşüme yetilerini kullanmamak, önyargılı olmanın zararlarını görememek, olaylara geniş açıyla bakamamak geride bırakır insanı. Bu yüzdendir ki meziyetlerini sergileyemez. Cehaletle bakar, gelişemez. Araştıran, merhametle donanmış, bilime açık bireyler yetişmez. Tek yanlı, görse bile reddeden, kendi bildiğini okuyan şu insan! Başını ne yana çevirse çevirsin, değişen bir şey olmaz. Göremez! Çünkü istemez! Atlara aldatma üzerine kurulan bu mekanizmaya, insan kendini sokar. Lakin bilemez! Feraset, olaylara “At” gibi bakmaktır. İnsan gözüne göre çok daha yetenekli bir göz yapısına sahip olmak başka bir ifadeyle “Hilkat” mucizesidir. Ferasetin anlatısı çoktur. Kabuğuna değil içine bakmayı, maskenin altını yoklamayı, sözü değil, özü ifade eder. At gibi bakmayı öğütleyen nice kelamdan anlamaz insan. Bazısı at gözlüğü takmayı sever. Görme problemleri çeşitli yöntemlerle çözülebilir. Fakat gözlüğü takanlar dörtnala koşuyorsa engellenemez. Onları yollarıyla ve benzerleriyle yarışta bırakmak gerekir. Yalnızlaşmaz bırakan, aksine çekilir kitaplara, fiziğe ve edebiyata. Kulak verir Mimar Sinan’a ve Mevlana’ya. Keşfeder Macellan tayfasıyla. Nitekim ilim ve irfana açık olmak paha biçilemez. At gözlüklülerle sohbet çabasıyla ömür geçmez.