Lavinya Dergisi

BEN...
Mehmet YILDIRIM

Ben zerre koymamışken ağzıma bu meretten, Neden bu kadar sarhoşum şehrinde, Aşkından mı? Yoksa vuslata kavuşmayan bakışlarından mı?

İçimde biriktirdiğim bu acının bir dışavurumu olacak elbette. Herkesin vardır bir yöntemi, benimkisi kağıda dökmek oldu çoktandır. Hayatın içinde yaşanan onca an, hatıra sonunda içerde bir yerlerde insana ukde olarakta, acı olarakta, mutluluk olarakta kalıyor. Bir şekilde her şeyin üstü siliniyor, tozlanıyor. İyi insanlarla iyi anılar, kötü insanlarla bir dolu kabuslar… Tıpkı bir fotoğraf karesine nasıl baktığınla alakalı geçmişinde yaşadıklarında. İnsanlar hangi açıdan bakarsa o açıdan görürler duyguları, geçmişi, yaşanmışlıkları. Ben hep tecrübe olarak baktım yaşadıklarıma, hep birer kazık gibi. Her insan boşuna girmiyor hayatımıza, her insan boşuna çıkmıyor hayatımızdan. Birilerinin kötü gidişi zamanında bıraktığı güzel hatıraları silmez asla, silmemeli de. Kötü tanıştığımız birinin iyi anılarla kalıcı bir varlık oluşturmasının kötü tanışmayı unutturduğu gibi tamda. Bazı karelere aynı açıdan bakmak lazım, çoğunluğun baktığı açıdan. İnsan acıyı yaşarken mutlu olmayı da bilmeli, yoluna devam etmeyide. Çünkü bir çok zaman geçiyor ömrümüzün üstünden, her bir saniyesini unutmamak adına kaydediyor hafızalar. Kiminle ne yaşadıysan günün birinde bir film karesi gibi geçiyor gözünün önünden. Buna bazen bir manzarada denk geliyoruz, bazen bir film karesinde, bazen bir şarkıda, bazen… Hiç bitmiyor bazenler ve keşkeler… Oysa yol hep devam ediyor, bazen yorulsakta keşke bir önceki sapada diğer yolu seçmek istesekte… Yine uyandık yeni bir güne ve yine yaşamaya yürümeye devam edeceğiz ardımızda biraz daha anı bırakarak. Dilimizde bazen güzel kelamla, bazen küfürle geceyi sonlandırırken her uyku biraz kurtuluş olacak kafamızın içi için… Ben yine yazdım bir şeyler uykudan önce terapiyi sonlandırdım. Ve nefes aldığım sürece ben elbette herkesi geride bıraktım…