Lavinya Dergisi

DAPHNE
Nurten K. TOSUN

Rakamlardan öykülere yolculuk. Kalem, kağıt, düş ve pamuk şeker eşliğinde...

Aşk nedir? Sorusuna “Bir kimseye ya da bir şeye karşı duyulan aşırı sevgi ve bağlılık duygusu.” olarak cevap veriyor sözlükler. Çeşitleri dersek; tutkulu, arkadaşça, mantıklı, sahiplenici, bencil olmayan, platonik gibi cevaplar çıkar karşımıza. Platonik aşkın ünlü düşünür Platon’un adından geldiği herkes tarafından bilinmese bile bilinenin aksine karşılıksız veyahut imkânsız aşk gibi anlamlara gelmemektedir sadece. Aşk her beden için farklı ilerler. Sevdası büyük olan küçük olanı yutar öylece. Canım Anadolu, aşkı anlatan yüzlerce hikâyeye gebe. Kimisi asla karşılık bulamaz duygularına. Nedeni gizlidir, aşkının ağızdan çıkan o eski yemin sözcüklerinde. Büyük kelimeler saçılmamalı dilden! Başa her şey gelebilir nihayetinde! Defne ağacının Apollon tarafından kutsal ilan edilmesi de aşka ithaf edilen süsleme. Şöyle başlar anlatılana göre; Zeus’un oğlu olan Apollon kırda gezinti yaparken dünya güzeli bir su perisi görür. Genç kızın adı Daphne (Defne)’dir. Apollon kıza âşık olur. Fakat su perisinin kendisine vermiş olduğu büyük bir yemin vardır. Bu da bir tanrıya âşık olmamaktır. Genç kız kaçar ama Apollon peşini bırakmaz. Peri o kadar yorulur ki; kaçmaya dermanı kalmaz. O anda “Ey toprak ana beni sakla!” diye dua eder. Bu sözler karşılık görür ve su perisinin göğsünü bir gri kabuk kaplamaya başlar. Güzeller güzeli kız yavaş yavaş ağırlaşır. İç organları birer oduna dönüşür. Kolları ve ayakları köklenerek toprağın en derinine iner. Artık bir defne ağacına dönüşmüştür. Apollon, âşık olduğu genç kızın ağaca dönüşmesini büyük üzüntü ile izler. Ağaca gidip sarılır. Kabuğun altında onun kalbinin hala attığını hisseder. Sıcaklığını keşfeder. Bunun üzerine savaşlardaki tüm kahramanların ve zafere ulaşanların alınlarının defneyaprağıyla süslenmesini ister. Defne ağacı o günden sonra her zaman saygınlığı, zaferi ve barışı simgeler. Hikâyeden kalan sorular okuru bekler. Apollon’un tek suçu aşkının peşinden gitmek miydi? Su perisi böyle büyük yeminler etmeli miydi? Aşk gerektiğinde vazgeçebilmek miydi? Genç kız gerçekten ağaca dönüşmek istemiş miydi? İstediği sadece görünmez bir pelerin miydi? Apollon aşkının dönüştüğü ağacı bile bu denli sevmiş miydi? Aşkları karşılık bulsaydı hikâye nasıl ilerleyecekti? Eklenir sayfalarca soru işaretleri. Bedende kat kat saklıdır his dedikleri. Kalpte nice yitik sevdalar gizli. Kimi kazanan; aşkta yetenekli. Şu “şanslı” dedikleri. Kimininse hep kaybedenler kulübünde başrolde yazılı ismi. Bazen onunda seni sevebilme ihtimaline âşık olursun. Saflık der birileri. Gurur “imkânsız”, tecrübe “riskli” olarak tanımlar. Kulak asmaz o deli. Çıkmaz sokağın ıssızlığında kaybolur da âşık kişi. İster Apollon ol ister peri. “O da seni seviyor mu?” sorusuna vereceğin cevap belli. “Sahi fark eder mi?”