Lavinya Dergisi
YOLDAŞIMBinbir ızdırap ve elemle içimden koparıp attıklarım göz kapaklarıma takılıp kalmış. Ömür boyu sürecek acıların közünü gözlerimde saklamışım. Yangın içime işlemiş, ben denizlerdeyim sanmışım. Sebepli sebepsiz yere gözlerimi dolduran neyse sanki benimle birlikte doğmuş ve benimle birlikte ölmeye yemin etmiş gibi. İçimdeki hüzün belki de benim en büyük yoldaşım olmuş gibi. Kendini hiç unutturmayan bir yoldaş. Kendimi bildim bileli, hafızamı zorlayıp en gerilere doğru indiğimde varlığını hatırlıyorum yoldaşımın. Kırılan ilk oyuncağımdan, patlayan ilk balonuma ve ilk defa incinen gururuma kadar. Hüznün adı bazen arkadaş olur bazen kardeş bazen anne ve çoğu zaman da baba. Evet hepimizin içinde kapanmayan bir yaradır kanayıp gidiyor. Ne kabuk bağlıyor ne merhem tesir ediyor. Ve kolay kolay da dile gelmiyor bu yara. İnsanı çaresiz ve dermansız bırakan bu yara. İşte bende edepsizlik edip insanın dile getiremediği acılarını kaleme kağıda dökmeye çalışıyorum, nafile. Şunu biliyorum ki insanın dile getiremediği hüznü insanla birlikte toprağa karışıp gidiyor, gidecek. Gözlerde saklanacak dile gelmeyen ne varsa.