Lavinya Dergisi

DİDEROT ETKİSİ
Nurten K. TOSUN

Rakamlardan öykülere yolculuk. Kalem, kağıt, düş ve pamuk şeker eşliğinde...

“Eski sabahlığımın mutlak efendisiydim ama yenisinin kölesi oldum.” Bu meşhur sözün sahibi Fransız filozof Denis Diderot, yeni bir sabahlık edinmesinin onu iflasına sürükleyen sürecin başlangıcı olduğunu bir yazı dizisiyle anlatmıştır. Bizi daha fazla alışveriş yaparak tüketim toplumuna sürükleyen bu etkiye “Diderot etkisi” denilmiştir. Sadece objeler de değil, insan ilişkilerinde de durum benzerdir. Diderot, çok havalı sabahlığını zihninde referans noktası olarak belirleyip diğer eşyaların kıymetsiz olduğuna karar vermiştir. Hayatta insanların makam, mevki sahibi biri geldiğinde etrafında koşturması ve diğerlerine aynı özeni göstermemesi gibi veyahut her anına tanıklık eden insanları zamanla heyecan verici görmemesi, kendisinin hata olarak belirlediği tavır ve davranışlarından sonra onlardan vazgeçmesi ve yeni bireylerin daha ışıltılı gelmesi gibi. Gelelim ayrıntılara; aydınlanma çağının en önemli kişilerinden birisi olarak kabul edilen Diderot’un Fransız devrimini hazırlayan düşünsel gelişmelere de katkısı vardır. Filozof, büyük borç altına girmiş ve kızını evlendireceği sırada paraya ihtiyacı üst seviyeye çıkmışken 1765 yılında Rus İmparatoriçesi Büyük Catherine, sanat ve bilimin koruyucusu sıfatı ile Diderot’un kütüphanesini satın almış ve akabinde kütüphaneyi yine Diderot’a bırakmıştır ve böylece eline yüklü para geçmiştir. Catherine bununla da yetinmeyip yirmi beş yıllık maaşını peşin ödeyerek Diderot’u kütüphanecisi olarak işe başlatmıştır. O artık zengin bir adamdır ama hikâye bundan sonra başlamıştır. Diderot sabahlığını eski bularak kendisine yeni bir sabahlık almakla işe başlamıştır. Sabahlık o kadar güzeldir ki gözüne birden bire diğer eşyalar çok anlamsız ve çirkin gelirmiştir. Sıradaki eylem diğer eşyaları yenilemek olmalıdır. Eski halı bir şam halısıyla değişilir, salona yeni bir ayna alınır, emektar hasır sandalye gider, yerine deri bir sandalye gelir, ta ki iflas edene kadar değişim sürer. İşte Diderot etkisi yeni bir şey, başka bir şey, tüketim sarmalı, tatminkâr hissedememek ikilemlerini beraberinde getirir. Pantolon alınır ama üzerine kazak, sonra küpe, yeni bir ayakkabı… Sabahlığı, filozofu, etkiyi şimdilik bir kenarda tutsun insan. Sarmalansın dursun çıkmazlarda. Anneannemin sıklıkla kullandığı o meşhur söz geçsin satırlarda: “Yeni yeleğim yeni, nereye asayım seni? Eski yeleğim eski, nereye atayım seni?” Not: Köle değil, efendi olun. Yaşanmışlık olan eskileri sevin! Objeyi de, yüreği de…