Lavinya Dergisi
BULUTLANMA“Susup içime döktüğüm cümlelere boğazımdan geçiş yok Parmak uçlarımla konuşuyorum, duyuyor musun?”
Gök perisi bulutlar ekince maviliğine göğün,
Pamuk tarlasından düşler biçtim kendime
Anlatacakları vardı tepeleri aşıp gelen rüzgârın
Ve sırtlanmıştı ardıç kuşunun türküsünü
Kokusuyla beraber teni yanık toprağın…
Bir umut ağacı göverdi sıkıp yumruk yaptığım avucumda
Her an kanatlanıp uçacakmışçasına
Saklamaya çalışsam da başı göğe değdi
Sallanıp durdum bez bağladığım dallarında
Bulutlara yetişmek, düşlere erişmek gibiydi…
Oysaki içe açılan bir pencere kenarında,
Ne maviydi yüzü göğümün ne de beyazdı hakikati göğsümün
Rüzgârın boğazında yumru, ardıç kuşu suskun
Toprak her geçen gün biraz daha ölüm kokuyor
Düşlerin boynu bükük, bulutlar yağmura tutkun…
Suretim yitik bir ülke sessizliğin nöbet tuttuğu
Camdaki yansımama soruyor bir düşünce bulutu, ne acı!
“Daha kaç sağanak dağıtır gözlerine çöken buğuyu?
Kaç şiir kovar üzerindeki karabulutu?”
Susuyorum- ruhu bulutlananın eksik olmaz gözyaşı!