Lavinya Dergisi

KENDİNİ AFFET
Osman YAVAN

İnanıyorum ‘‘ Elbet Bir Gün! ’’ İnsan dünya’ da ne için var olduğunu anlayacak…

Hepimiz istisnasız hayatımız boyunca hata veya hatalar yapmışızdır mutlaka. Kimse kusursuz değildir. Zaten hata yapmadıysak mutlaka bir sorun vardır. Bir yerde okumuştum şöyle yazıyordu hata yapmayan hiçbir şey yapmıyor demektir. Bundan ötürü en azından kendimize şunu söyleyelim hiçbir şey yapmamaktansa hata yapmak bile bizim için ekstra bir kazançtır. İyi veya kötü doğru veya yanlış sonuç olarak bir eylem, fiil gerçekleştirmiş bulunmaktayız. Bu eylem ve fiil hayatımızın her alanında her sahasında gerçekleşmiş olabilir. Örneğin iş hayatımızda, okul hayatımızda, aşk hayatımızda, arkadaşlık hayatımızda vs. Gibi nerede olduğu fark etmeksizin yaşamış tecrübe etmiş oluruz. Peki ya sonra? Sonrası tamamen herkesin kendisiyle baş başa kaldığı bir olay. Yaşamış olduğu acı, tatlı, olumlu, olumsuz olayların içerisinden nasıl çıkacağını, psikolojik olarak mental anlamda zihnini nasıl güçlendireceğini ve bundan sonraki hayatında belirleyeceği yoldur. Önemli olan çünkü hata yapmış olmamız o hatayla ömür boyu yaşayacağımız veya orada takılı kalmamız gerektiği anlamına gelmez. Muhtemelen bir çoğumuz yaşadığımız hadiseler karşısında duygusal davranarak belirli bir süre kendimize kızıyoruz. İllaki bu da olacak insanın doğası gereği duygusallığı da söz konusudur. Burada önemli olan faktör veya etken bu durum karşısında nasıl reaksiyon verdiğimiz tepki gösterdiğimizdir. Kendimize kızgın, öfkeli, sinirli olabiliriz. Bu gayet normal ve doğaldır. Bu olağan durum karşısında belirli bir süre acı hissetmiş olabiliriz. Hatta ve hatta sarılmış olabiliriz ama yıkılmadan devam edebilmeliyiz. Bu tür durumlarda aklımıza şiddetli ve kuvvetli fırtına karşısında yağmur karşısında teslimiyetinden bir an bile olsun ödün vermeyen minik kuş gelsin. Bir kuş misali güçlü, dirayetli ve sabırlı durmayı öğrenmeliyiz. Aynı zamanda hatırlayalım en zor gecenin sabahı olmadı mı? Güneş doğmayı bıraktı mı? Hayır tabi ki, ne güneş geceye kızıp sinirlenip öfkelenip küserek doğmaktan vazgeçti, ne de ay güneş battığı için simsiyah geceyi aydınlatmaktan vazgeçmedi... umut her daim vardır! Yaşadığımız, nefes aldığımız süre zarfında “umut” daim olmaya devam edecektir... Birazda bu yüzden teslimiyeti öğrenmeliyiz. Kuş misali demiştik ya hani ne rüzgâra ne yağmura kızarak kanatlarını çırpmaktan asla vazgeçmedi. Teslimiyet göstererek doğru zamanı ve anı bekledi ve geçmişine takılmadan kendisini affederek kanatlarını çırparak kısa bir süreliğine kaybettiği özgürlüğüne yeniden kavuştu. Peki biz? Biz neden sabırlı ve sakin davranarak geçici olayların ve hadiselerin esiri olalım ki? Olmayalım tabi ki öncelikle kendimizi affedelim ve umudumuzu yitirmeden devam edelim. Geçici şeyler için üzülmeyi bırakalım. Geçmişin acısı geleceğin yönlendiricisidir. "Kendinizi affedin! Umut daima var olmaya devam edecek. Bugün değil ama elbet bir gün kazanacağız..."