Lavinya Dergisi
GİDERİMBen zerre koymamışken ağzıma bu meretten, Neden bu kadar sarhoşum şehrinde, Aşkından mı? Yoksa vuslata kavuşmayan bakışlarından mı?
Ben bu güz gecesinden
kaçarım artık
İçimde
kışlara doğru yollar açılır
Ayazı,
karı sırtlarım omzuma
Sesimi
çıkarmadan yavaşça giderim
Ayaklarım
ve ellerim bir buz tanesi
Soğuğu
işlemiş şu boş bakışların
Yağmur
yağıyor ve sabaha karşı çiğ düşer
Ben
kirpiklerimde yaşlarla giderim
Türkümde
biter bu saatten sonra
Söyleyecek
onca kelimemde
Kağıdım
yırtılır, kalemim yazmam
Dünyamı
alıpta şu iki elimin arasına
Duygularımı
idam edipte giderim
Bir
gururum kalmış yüreğimde
Bir
bana beni hatırlatan şu deli sevdam
Sevmek
bazen yetmiyormuş engelleri aşmaya
Ben
gönlüme bir taş basıp giderim
Yırtıp
attım ateşin harına fotoğrafları
O
yandıkça ben küle döndüm
Zormuş
meğer geçmişini geride bırakmak
Ben
geçmişimle birlikte giderim
Kambur
gibi sırtımda kaldı şu hafızam
Vursam
kurtulamadım kendimi dağa taşa
Tutsam
kolumdan çıkartamadım bu girdaptan
Kaptırdım
şu gönlümün aşk odasını birine
Kilidini
de bulamadan giderim
Güneş
doğar birazdan
Gece
biter
Karanlığa
o kadar alışkınım ki senden
Işığım
diye baktığım gözlerinde
Karanlık
bir yol
Her
gece yürür yürür bitiremem
Sen
yine de üzülme deniz gözlerinle
Ben
gözlerinde sonsuzluğa,
Dünyada
onsuzluğa çeker giderim…