Lavinya Dergisi
SENTutsak kaldı dudaklarının arasında, Yüreğinin esaretinden kurtulamayan Seni Seviyorumlar.
İzninle açıyor sonbahar çiçekleri
Sanki ölüme meydan okuyor yaşam
Sanki yeni bir başlangıcın müjdecisi
bu gizem, bu intihar, bu döngü
zamanın kıskacında özgür
her an yeniden başlayan
İlk ve sonun tek sahibi
Hakikatin ta kendisi
SEN...
Eylül merhamete gelirken şu sıralar
Kalender bir ekimin,
pastırma yazında ışıldayacak
Henüz açmamış bir çiçeğin tomurcuğundan
Karıncaların küçük avuçlarından dökülen çalışkan dualarından
Umut umut yağan küçücük damlalardan
Sofrasında birkaç kırık ekmek tanesi için
koşuşturan babalardan
Uykusunu süt damlalarına karıştıran analardan
Ve şarkısını daha bir içten söyleyen
ağustos böceklerinde gördüğüm
SEN...
Kış usul usul girerken içeri yatağımdan
Sevincin, varlığın, sana dair yokluğum
Varlığında sarhoşluğum
Yokmuş gibi şu mayhoşluğum
İçimi kemiriyor inceden...
İçim içimi yiyor tüm bu bilmecelerden
Cevabım yine ve yeniden,
SEN...
Renkler pastelleşiyor güneşin eksilen sıcaklığında
SEN bir sanatkâr, SEN bir ressam, SEN bir şair
Ne yeşil yeşil ne sarı sarı
Biraz hüzün dökülüyor ağaçların yapraklarından
Biraz umut yeşeriyor yeni bir baharın başlangıcından
Ve bir ağıt serpiliyor usul usul
gönlümün yokuşlarından...
Sana çıkmayan tüm bu başlangıçlardan
Sana varmayan tüm geçmiş yolculuklardan
Azad ediyorum şimdi benliğimi...
Sorduğum tüm bilmecelerin tek cevabı
SEN...
Seni seviyorum,
Seni özlüyorum,
Sana varmak için yok olmak istiyorum
Sende olmak için var olmak istiyorum
Sende olmak için varken yokluğu seçiyorum...
Binbir sual içinden tek bir cevap peyda oluyor.
İlla SEN, İlla SEN ...