Lavinya Dergisi

SEN
Mehmet KEKEÇ

Tutsak kaldı dudaklarının arasında, Yüreğinin esaretinden kurtulamayan Seni Seviyorumlar.

İzninle açıyor sonbahar çiçekleri  

Sanki ölüme meydan okuyor yaşam  

Sanki yeni bir başlangıcın müjdecisi  

bu gizem, bu intihar, bu döngü 

zamanın kıskacında özgür 

 her an yeniden başlayan 

İlk ve sonun tek sahibi 

Hakikatin ta kendisi 

SEN... 

  

Eylül merhamete gelirken şu sıralar  

Kalender bir ekimin, 

 pastırma yazında ışıldayacak 

Henüz açmamış bir çiçeğin tomurcuğundan 

Karıncaların küçük avuçlarından dökülen çalışkan dualarından 

Umut umut yağan küçücük damlalardan 

Sofrasında birkaç kırık ekmek tanesi için  

koşuşturan babalardan 

Uykusunu süt damlalarına karıştıran analardan 

Ve şarkısını daha bir içten söyleyen 

ağustos böceklerinde gördüğüm  

SEN... 

  

Kış usul usul girerken içeri yatağımdan 

Sevincin, varlığın, sana dair yokluğum 

Varlığında sarhoşluğum 

Yokmuş gibi şu mayhoşluğum 

İçimi kemiriyor inceden... 

İçim içimi yiyor tüm bu bilmecelerden 

Cevabım yine ve yeniden, 

SEN... 

  

  

Renkler pastelleşiyor güneşin eksilen sıcaklığında 

SEN bir sanatkâr, SEN bir ressam, SEN bir şair  

Ne yeşil yeşil ne sarı sarı 

Biraz hüzün dökülüyor ağaçların yapraklarından 

Biraz umut yeşeriyor yeni bir baharın başlangıcından 

Ve bir ağıt serpiliyor usul usul  

gönlümün yokuşlarından... 

Sana çıkmayan tüm bu başlangıçlardan 

Sana varmayan tüm geçmiş yolculuklardan 

Azad ediyorum şimdi benliğimi... 

Sorduğum tüm bilmecelerin tek cevabı 

SEN... 

  

Seni seviyorum, 

Seni özlüyorum, 

Sana varmak için yok olmak istiyorum 

Sende olmak için var olmak istiyorum  

Sende olmak için varken yokluğu seçiyorum... 

Binbir sual içinden tek bir cevap peyda oluyor. 

İlla SEN, İlla SEN ...