Lavinya Dergisi
YOLCUNUN GÜNLÜĞÜBen zerre koymamışken ağzıma bu meretten, Neden bu kadar sarhoşum şehrinde, Aşkından mı? Yoksa vuslata kavuşmayan bakışlarından mı?
Bildiğim kadarıyla
yoluna devam ediyorsun sende
Geriye
dönüp bakmaların yok artık
Ne
kaldı ki geçmişten elde tutulur
Bir
kaç hatıra ve biraz fotoğraf
Unutmak
yakındır onları da zaten
Oysa
bitmeyecek sözler vardı aramızda
Sönmeyecek
bir ateş
Ve
kalplerimizde mühürlü bir oda
Açılır
mı dersin bundan sonra bir başkasına?
Yine
soru işaretiyle dolu kafamın içi
Kalbim
ünlemlerden geçilmiyor
Hep
şüpheyle yaşayamam bu hayatı
Hep
kızgınlıkla, kırgınlıkla yürüyemem
Elbet
bir gün yorulur düşerim yere
Hayallerimin
yanına serilir kalırım
Hayaller
demişken hepsi ağlamaklı bekliyor geleceği
Umuttan
yana sorun var ruhumda
Bilirsin
karamsarlığın timsalidir bedenim dünyada
Ve
ben hep bardağın boş tarafından bakarım karşıya
Haklıyım
Dolu
tarafına denk geldiğimi düşündüğümde
En
boş bardağın avuçlarımda parçalandığını gördüm
Öldüm
Nefes
alan bir ölünün günlüğü bunlar
Ve
şiirler hiçbir zaman güzel kokmaz artık
Tıpkı
menekşelerin açmayacağı gibi kırlarda
Ve
şafak sökmez artık
Senin
güneş dediğin benim ecelim
Senin
gece dediğin benim sığınağım
Gözyaşım
ve kalemim
Durmak
bilmezler bu karanlık serapta
Senden
ayrı bir limanda
Tek
başına ve yorgun
İşte
bu yolcunun günlüğü
Ölümünden
sonra okuyun…