Lavinya Dergisi

YOLCUNUN GÜNLÜĞÜ
Mehmet YILDIRIM

Ben zerre koymamışken ağzıma bu meretten, Neden bu kadar sarhoşum şehrinde, Aşkından mı? Yoksa vuslata kavuşmayan bakışlarından mı?

Bildiğim kadarıyla yoluna devam ediyorsun sende

Geriye dönüp bakmaların yok artık

Ne kaldı ki geçmişten elde tutulur

Bir kaç hatıra ve biraz fotoğraf

Unutmak yakındır onları da zaten

Oysa bitmeyecek sözler vardı aramızda

Sönmeyecek bir ateş

Ve kalplerimizde mühürlü bir oda

Açılır mı dersin bundan sonra bir başkasına?

Yine soru işaretiyle dolu kafamın içi

Kalbim ünlemlerden geçilmiyor

Hep şüpheyle yaşayamam bu hayatı

Hep kızgınlıkla, kırgınlıkla yürüyemem

Elbet bir gün yorulur düşerim yere

Hayallerimin yanına serilir kalırım

Hayaller demişken hepsi ağlamaklı bekliyor geleceği

Umuttan yana sorun var ruhumda

Bilirsin karamsarlığın timsalidir bedenim dünyada

Ve ben hep bardağın boş tarafından bakarım karşıya

Haklıyım

Dolu tarafına denk geldiğimi düşündüğümde

En boş bardağın avuçlarımda parçalandığını gördüm 

Öldüm

Nefes alan bir ölünün günlüğü bunlar

Ve şiirler hiçbir zaman güzel kokmaz artık 

Tıpkı menekşelerin açmayacağı gibi kırlarda 

Ve şafak sökmez artık

Senin güneş dediğin benim ecelim

Senin gece dediğin benim sığınağım 

Gözyaşım ve kalemim

Durmak bilmezler bu karanlık serapta

Senden ayrı bir limanda

Tek başına ve yorgun

İşte bu yolcunun günlüğü

Ölümünden sonra okuyun…