Lavinya Dergisi

PİETRO DELLA VALLE
Nurten K. TOSUN

Rakamlardan öykülere yolculuk. Kalem, kağıt, düş ve pamuk şeker eşliğinde...

Bambaşka duygudur Aşk. Beğeni ile başlayan ama an, anı biriktirmeyle, tahammülle, alışkanlıkla, bir tutam nefretle harmanlanan… Ölçülemez! Bahsi geçen üç harfli kelimenin farklı halleri de vardır tarif edilemez. Az veyahut çok! Derin, keskin, nitelikli, platonik, acımasız, yavan, tutkulu ve ve diğerleri. Başlığımızın Eros’u onu gezgin olarak nitelendiren tarih kitaplarının ferdi. Soylu bir ailenin çocuğu olarak Roma’da dünyaya gelen, din eğitimi ve klasik İtalyan edebiyatı eğitimleri alan Valle’nin; mumyaladığı hayat arkadaşı Maani’nin naaşı… Hikâye o ki; kahramanımız İstanbul, Sakız ve Rodos Adası, Kudüs, Bağdat derken on iki yıl boyunca Doğu ülkelerini gezmiştir. Türkçe, Farsça gibi diller öğrenip gördüklerini çeşitli eserler de toplamıştır. Bizden ve diğer ülkelerden değerli yazmalar toplamış süsleyerek sergilemiştir. Aktarılanların asıl ilham kısmına gelirsek; Mardinli Maani’ye âşık olup evlenmesidir. Gezgin ruhuna eşi ile devam ederken aşk bir bebek ile taçlanmıştır. Tam İtalya’ya geri dönmeyi planlarken Maani Mina limanda ölmüştür. Valle yıkılmıştır. Bu hazin son olsa da çözüm yolu aramıştır. Acılı eş, hamile karısını mumyalayarak kurşun kaplama valize koymuş. Yasıyla durmadan yola revan olmuştur. Ölmüş olsa bile ondan ayrılmaya gücü yoktur. Asla geride bırakmak istememektedir. 1623 yılında Hindistan, Pakistan, Muskat, Halep, Kıbrıs, Malta, Sicilya, Napoli üzerinden seyahat ederek 1626 yılında Roma’ya varmıştır. Dört yıl boyunca mumyalanmış eşinin cesedi ile yolculuk yapmıştır. Vatikan’a dönmesiyle “evliya” ilan edilmiş, sevdiceği kardinaller tarafından organize özel bir merasim ile Della Valle ailesine ait özel mezarlığa gömülmüştür. Yıllar sonra 1652 yılında hayata gözlerini yuman seyyah eşte Sitti Maani’nin yanında toprağa verilmiştir. Bu hikâye de belki kinayeler gizlidir. Belki mübalağa sanatı vardır. Resimler ve tarih kitapları da derki gerçektir. Âşık; aşkını ölü de olsa geri de bırakmamıştır. Üç elma bilmem ki var mıdır? Çeşitli hallerdeki üç harfli kelimeye gelince; Valle gibi, Tahir gibi, Mecnun gibi sev istersen. Şiirlere sebep et, sağır, kör, divane ol. Nisan yağmurlarında ıslan. Vefayı pusula yap; kuzey ol! Aşka âşık olsan da bırak sevdiğin üstüne alınsın. Romantizm dol. Üşüyene yorgan, suya düşene balık, gökte uçana kanat! Aşk bu! Nicesine kanaat! Yeter ki bakmasını bil dünyaya. Çizgiler düşsün alnına, kırışsın gözaltların, tüm şehrin dört mevsimine şahit kalın yıllarca. Toprak yan yana karşılasın bedeninizi. Unutmayın ki sevebilmek bir sanat. Elbette incelikler üzerine kuruludur kâinat. Kulağınıza küpe olsun Maani’nin mumyalanmış naaşı. Şanslısınız ruhi ve bedeni yanınızdaysa seçtiğiniz fani…