Lavinya Dergisi

ŞİRİNLERİ GÖREBİLMEK
Nurten K. TOSUN

Rakamlardan öykülere yolculuk. Kalem, kağıt, düş ve pamuk şeker eşliğinde...

Kahramanlarla büyüdük biz; şu çeşitli kuşaklardan birine ait olduğu söylenen insanoğulları. X, Y, Z ve diğerleri. Dede Korkutlar, eşeğe ters binen Nasrettin Hoca ve masalları, Alaaddin’in sihirli lambası, Peter Pan, Zeyna, He-man... Ah o kılıç kaldırmalar inceden. Kimisi uçtu, kimisi kurbağadan prense dönüştü, kimi kötülerle savaştı, kimisi de dünyayı kurtardı. Avcı veyahut avdı. Kraliçeler, prensesler, cüceler, develer de satırlardaydı. Ninja kaplumbağalar ve öf o efsane pizzalar dillerde tattı. Bir ara dimağlar taş devrine gitti. Çakmaktaşlar’a konuk oldu. Sonra Jetgiller ile uçtu. Susam sokağıyla coştu. Ne de olsa gün güneşli, insanlar neşeliydi ama devir ya da kahramanı kim olursa olsun özü hep; mutlaka iyilerin kazandığıydı. Bunca kötü ve kötülük varken; iyiye inanmak. İyiden taraf olmak. İçinde hâlâ o kahramanları büyütmek seçim mi? Cümleler, öğütler, masallar, çizgi filmler... Gökten düşen üç elmalar yoksa züğürt tesellisi mi? Buna binaen; doğru ve yanlış savaşır mı? Masumiyet çocuklukta mı kaldı? Nezaket, cömertlik, asalet, dürüstlük rafa mı kalktı? Canavarla milenyum çağında yarışılır mı? Neye benzer? İçinde nice zalimlik barındırır mı? Oysa dünya birine kalacak olsaydı Sultan Süleyman’a kalırdı. Bunca hırsa, ölüme, savaşa ne gerek vardı? Belki de bahsi geçen kahramanlar yaşasaydı yeryüzü daha güzel bir yere dönüşürdü. Heidi dağlarda neşe saçar, Polyanna umut dağıtırdı. Peki kötüler hiç kazanmaz mı? Salt iyilerin kazandığını söylemek yalan sayılır mı? İnsan geçici zaferlere gebe kalır elbet. Kötülerde kazanır. Hansel ve Gretel’ in şekerle büyülendiği eve benzer kötülük. Karın doyurabilir, göz boyayabilir, renkli gözükebilir. Lakin yedikçe sonunu hazırlamaz mı? Fani olduğunu bildiğimiz hayat; yaşadıklarımız ve yaşattıklarımız; geçiş bileti sayılmaz mı? Günün sonunda bazılarının ömrü yetmese de galibi görmeye; vicdanın gizli kazanan değil mi? Zalim ne kadar güçlenirse güçlensin, bir gün zayıflamaz mı? Tüm kainat eninde sonunda doğrudan taraf olmaz mı? Buna inanmak insanı ayakta tutan en büyük güç sayılmaz mı? Kimin galip olduğu üzerine yüzlerce satır daha yazıladursun, madem kahramanlarla başladık öze, benim kulağımdan silinmeyen bu şarkı size de iyiliği anımsatmaz mı? “La la la la la la, bir şarkı söyle, la la la la la la la haydi gülümse…” Gargamel ne de olsa hep kaybetti. Şirin köyü ayakta kaldı. Şirine olmak gibi bir hayalim evet hep vardı. Ama kuşak gözetmeden bir gün mutlaka iyilerin kazanacağına olan inancım tamdı. Hele o mantarlı cümle; çınlar kulaklarımda. Hatırlatmasam olmazdı. “Belki iyi bir çocuk olursanız, şirinleri bile görebilirsiniz.” Çoğu uslu hallerimin temeli ondandı. “Uzun uzun yıllar önce ormanın derinliklerinde küçük mavi yaratıklar yaşardı…”