Lavinya Dergisi

KENDİNE İYİ BAK
Nurten K. TOSUN

Rakamlardan öykülere yolculuk. Kalem, kağıt, düş ve pamuk şeker eşliğinde...

“Kendine iyi bak. Bir daha hiçbir ana doğurmaz seni. Bir daha hiçbir cihan bulamaz seni.” dizeleri; Ahmed Arif’in kaleminden. Peki ya diğerleri? Tüm o kendine iyi bak cümleleri. Yaşadığını zannedip ölü olduğunu fark etmeyen bir hayli insanın olduğu evrende ne kadar içten? Seni seviyorum ile yarışır mı? Bilmem! Bahsi geçen yoksa acılı, umarsız ve hüzünlü bir ayrılık cümlesi mi? Sanmam! Alışkanlık silsilesi mi? Bir kör kurşunun veda ederken getirdiği fırtına belirtisi mi? Neden iyi bakmasın ki kendine. İnsanın en yakın dostu aynadaki resmi değil mi? Kaçak sanrılar geçmedi mi? Veyahut bu harf öbeği; gitme demenin şekil değiştirmiş hali mi? Hayat özünde “aşk” üzerine kurulu sanki. Yetinmem! Mutsuzlukları büyütürken masumiyeti unutan biz; tek yaşama sahibiz. Kaç gün, kaç saat, kaç saniye yazılı hanemizde bilenmez. Tırtıldan kelebeğe değişen beden misali dönüşüm. Yine toprağa olma şartıyla bezeli. Yetmedi kelimeler şiirlere sığındı. Bir çift göz şarkılara tutundu. Umut tükendi. Kimi gönülde hep var oldu. Yalnızlıklara kalktı kadehler, gelmeyişlere ağlandı. Dünya unutuldu. Yine ve yeniden “mutlu olsun.” cümleleri kuruldu. “Bir daha böyle sevmem, böyle yanmam!” diye haykırıldı. Erimem! Nice zaman sonra gece duruldu. Kim gerçek aşkı bulduysa; yâri kendi önüne koydu. Ne fark eder; ruh eşi olmasa da bulunuldu. Çünkü her gece aynı yıldızlara bakarak uykuya kavuşuldu. Tekrar tekrar fısıldandı: “Kendine iyi bak. Bir daha hiçbir ana doğurmaz seni. Bir daha hiçbir cihan bulamaz seni.”