Lavinya Dergisi

MÜKEMMEL KUSUR
Nurten K. TOSUN

Rakamlardan öykülere yolculuk. Kalem, kağıt, düş ve pamuk şeker eşliğinde...

Hayatınızda kim bilir kaç “çıt” sesine şahit oldunuz. Yankılandı kulaklarınızda şıngırtılar. Gizlemeye çalıştınız kırıkları. Sonra koli bandı, yapıştırıcılar yardımcınız oldu. Hiç olmamış gibi, sarmayı tercih ettiniz, neyse sesin sahibi. Baktınız eskisi gibi mükemmel görünmüyor, vazgeçtiniz objeden. Hatta daha keskin oldunuz, insandan. Onarmak zordu nede olsa; zahmetli işleri sevmezdiniz. Veyahut tahammül etmek tüm kırışıklıklarına. Yaş almak değildi betimlenen bu hususta. Eskisi kadar gülmüyor mu? Komik mi değil? Parlamıyor mu saçları ipek gibi? Değişti mi? Yenisini almak, hayata sokmak sadece bir miktar zaman gerektirirdi. Hayatınızda kim bilir kaç “çıt” sesine şahit oldunuz. Yankılandı kulağınızda bağırtılar. Anlamaya çalışmadınız sesleri. Sonra bir gül, bir tatlı söz yardımcınız oldu. Hiç olmamış gibi davranmayı tercih ettiniz, bağırtının sahibine. Baktınız eskisi gibi tatlı dilli değil. Vazgeçtiniz sevmekten. Hatta daha keskin oldunuz, yıllardan. Sabretmek zordu nede olsa; emek gerektiren işleri sevmezdiniz. Yeni maceralar aklınızı çeldi. Bilinmeyen diyarların keşfi de öteden beri insanı heyecanlandırırdı. Vefa bu çakrada anlamsızdı. Giysileri renksizleşti mi? Saçları beyazladı mı? Sıkıldın mı? Vazgeçmek sadece boş bir an gerektirirdi. Hayatınızda “Kim bilir?” ile devam etmeyecek şahitliğiniz, satırların devamında. “Kintsugi” ile girecek yazar dimağınıza. Bu Japon sanatı; yeniye değil eskiye değer verir. İnanılana göre ışıldayan nesne yenidir. Dolayısıyla değersiz ve bayağı kabul edilir. Eskiyen eşya, yaşanmışlık duygusu ile bezenmiştir. Böylece sadakat duygusuna sahiptir. Kırılan obje; altın, gümüş ile tamir edilir. İşte ortaya eşsiz bir eser çıkar. Gözden düşmez. Tersine daha çok sevilir. Hayatınızda “Kim bilir?” ile devam etmeyecek kelimeler, son paragrafta da. Felsefe; Wabi-Sabi’nin “Kusurları kucakla.” görüşüne benzer. İnsan ne kadar acı çekerse çeksin, ders alacak yetiye sahiptir. Her yeni kırıklıkla sarmalanan hali, bir öncekinden kıymetlidir. Çünkü hatalarınızdan ders almak değerlidir. Yine mi duydunuz “çıt” sesini. Düşünün! Ayağa kalkın! Onarın! Kırılan ne ise. Objelerden bir obje belki ama daha önemlisi, insan. Kırığın boyutuna aldırış etmeyin; tamir edilmesine müsaade edin. Hatta kucaklayın altını, gümüşü, gülü, çiçeği, böceği, bilhassa sadakati, merhameti özenle yapıştırın. Çatlaklardan doğan sanatı hatırlayın. “Kusursuz olanı herkes sever. Kusurların mükemmelliğine âşık olun.” Deneyin!