Lavinya Dergisi
BİR HARF DAHABen zerre koymamışken ağzıma bu meretten, Neden bu kadar sarhoşum şehrinde, Aşkından mı? Yoksa vuslata kavuşmayan bakışlarından mı?
Daha ne kadar yolum var bilmiyorum. Daha ne kadar daha bu yaşamak denilen işkenceye dayanırım kestiremiyorum. Daha ne kadar üzülüp ağlayabilirim çözemiyorum. Bir bilmecenin içindeyim. Harfleri buldukça bir şeyler kaybediyorum kendimden. Bir harf buldum çocukluğumu kaybettim. Bir harf buldum saflığımı, bir harf buldum ümitlerimi, bir harf buldum sevgimi, bir harf buldum... Bitmeyen bir cümleydi bu bilmece. Harf buldukça uzayan, uzadıkça beni milim milim azaltan. Yaşlanmak varya hani şu belinin kamburunun çıkması, yüzünün kırışması, saçlarının dökülmesi yahut elinin titremesi işte hepsinin sorumlusu bu bilmece. Çözemedikçe uzuyor, uzadıkça elden de ayaktan da düşürüyor bizi. Peki bilmeceyi bulan var mı? Bilmem varsa da rastlamış değilim hâlâ. Halbuki çok kişi bulmuş olsa formülünü vermez miydi? Demek ki çok kişi bulmamış yahut insanlar insanların işini kolaylaştırmak istemiyor. Bulamamışlarsa sözüm yok birlikte aramaya devam ederiz fakat buldular da söylemiyorlarsa bir miktar kırgınım hepsine. Zira bu kadar zor durumda olan insan varken sadece kendilerini düşünmek bencilce. Ah kalbim bencilliğin insana has bir şey olduğunu yine unutuyor gibisin. Bak bakalım kuşlara atılan ekmekleri tek başına yemeye çalışan var mı? Bak bakalım hangi ağaç dalını yapraksız ve dermansız bırakıyor? İnsan insanı hep bir harften sakınıyor. Bu bilmece herkesin hayatında var ve birlik olduğunda insanoğlunun kolayca çözeceği bu bilmece bencilliğin kollarında bir işkenceye dönüşüyor. Dedim ya yaşamak bir işkence. Bu işkenceyi insanlar kendileri oluşturuyor ve ne yazık ki yine bu işkenceden kurtulmakta onların elinde…