Lavinya Dergisi
DOLUNAYBen zerre koymamışken ağzıma bu meretten, Neden bu kadar sarhoşum şehrinde, Aşkından mı? Yoksa vuslata kavuşmayan bakışlarından mı?
Asrın yüzleşmesi geceyle başlayan,
Bankta oturmuş yan yana,
Bir kadın,
Bir adam,
Yağmur mu yağsa üstlerine,
Yoksa şimşekler mi çaksa
karşılardan,
Gece açan çiçeğin kokusu
var etrafta,
Hafif teni soğutan rüzgar,
Kuzeyden esip güneye
giden,
Dilin gücünü kesen bir
hoyratlık,
Gururun kudreti yerinde,
Kalpler durağında inecek
kalmamış,
Ve sihirli dünyadan kopup
gelen fıtrat,
Şekersiz ve demli iki çay
bırakmışlar kenara,
Sessizliğin buz kestiği
eller değilmiş sadece,
Dumanı kalmamış üstünde
kaşıksız,
Ürpertici birkaç hayvan
sesleri,
Ve akrepler arkasından
dolaşır olmuş sohbetin
Zehri saklamış dilinin
altındaki tatlıya,
Sessizlik var olmuş bir
yerde,
Bir yerde çığlıklar,
Şehir ikiye bölünmüş,
Dumanlı bir havanın etrafı
kalabalık,
Karşı tarafta sisli bir
havanın kırağı,
Gözler kuklayı takip eder
olmuş,
Cambaz oyunların yine
arkasında,
Kadın ayaklanmış yerinden,
Adam milim kıpırdamamış,
Uzakların dağları serilmiş
ayaklarına,
Kadın dağ olmuş giderken
adama,
Bakmamış yaş gelen
gözleriyle arkasına,
Ve bırakmamış kokusunu
dahi bankın kenarına,
Adam acıyı kucaklamış bir
yanında,
Bir yanında dağların
eteklerinde yetişen diken,
Adam mezar olmuş banka,
Bank mezardan farksız
kalmış geceye,
Ve en çok dolunaya...