Lavinya Dergisi

DOLUNAY
Mehmet YILDIRIM

Ben zerre koymamışken ağzıma bu meretten, Neden bu kadar sarhoşum şehrinde, Aşkından mı? Yoksa vuslata kavuşmayan bakışlarından mı?

Asrın yüzleşmesi geceyle başlayan,

Bankta oturmuş yan yana,

Bir kadın,

Bir adam,

Yağmur mu yağsa üstlerine,

Yoksa şimşekler mi çaksa karşılardan,

Gece açan çiçeğin kokusu var etrafta,

Hafif teni soğutan rüzgar,

Kuzeyden esip güneye giden,

Dilin gücünü kesen bir hoyratlık,

Gururun kudreti yerinde,

Kalpler durağında inecek kalmamış,

Ve sihirli dünyadan kopup gelen fıtrat,

Şekersiz ve demli iki çay bırakmışlar kenara,

Sessizliğin buz kestiği eller değilmiş sadece,

Dumanı kalmamış üstünde kaşıksız,

Ürpertici birkaç hayvan sesleri,

Ve akrepler arkasından dolaşır olmuş sohbetin

Zehri saklamış dilinin altındaki tatlıya,

Sessizlik var olmuş bir yerde,

Bir yerde çığlıklar,

Şehir ikiye bölünmüş,

Dumanlı bir havanın etrafı kalabalık,

Karşı tarafta sisli bir havanın kırağı,

Gözler kuklayı takip eder olmuş,

Cambaz oyunların yine arkasında,

Kadın ayaklanmış yerinden,

Adam milim kıpırdamamış,

Uzakların dağları serilmiş ayaklarına,

Kadın dağ olmuş giderken adama,

Bakmamış yaş gelen gözleriyle arkasına,

Ve bırakmamış kokusunu dahi bankın kenarına,

Adam acıyı kucaklamış bir yanında,

Bir yanında dağların eteklerinde yetişen diken,

Adam mezar olmuş banka,

Bank mezardan farksız kalmış geceye,

Ve en çok dolunaya...