Lavinya Dergisi
HAKSIZLIK VE VİCDANBazen yazmak için bilgisayarınız Word programını, telefonunuzun Word veya not defteri kısmını açarsınız. Lakin yazacak bir şey bulamayabiliriz. Herhangi bir konuda iki satır karalayacak yeterli bilgimiz veya fikrimiz olmayabilir sonuçta hepimiz insanız ve hayatımız, dünyamız durmaksızın globalleşiyor, küreselleşiyor. Bazen de yeterli bilgiye ve fikirlere sahip olsak da bir türlü yazamayabiliriz. Düşünceleri, fikirleri ve bilgiyi elde etmek kadar yazmakta aktarmak da son derece önemlidir. Ben bugün sizlere hak, hukuk, eşitlik ve adaletten bahsetmek istiyorum. Çünkü günümüz dünyasında en büyük sorunlardan ve problemlerden biri olduğunu düşünüyor ve inanıyorum. Belki de bu satırları okurken yazar ne haksızlığına uğradı diye düşüneceksiniz doğru veya yanlış bizim için önemli olan ana felsefeyi kavramaktır. Satırları okurken herkes kendisini uğradığı haksızlıklar silsilesinde bulabilir. Kavramlardan bahsetmeden önce bir kelam-ı kibarı hatırlatarak konuya başlamak istiyorum. “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır… ” bu söz ile alakalı hadis olduğu söyleniyor fakat hadis olduğuna dair sahih ve net bir bilgiye ulaşılamadığı bilgisini de hatırlatmak istedim. Hak, kişilerin hukuk düzenince korunan menfaatleridir. Kişilerin lehlerine olan bir durumun kanunlar tarafından korunmasıdır. Gayet ve net anlaşılır ancak bizler hayatımızın farklı alanlarında haksızlığa uğramış olabiliriz. Bazılarımız iş hayatında, bazılarımız öğrencilik hayatında, bazılarımız aile ve akrabaları tarafından vs. gibi. Saymakla bitmez herkesin hikayesi kendinde saklıdır. Temel haklardan herkesin faydalanmasına eşitlik denir. Devletin, vatandaşların temel haklarını koruması ve mahkemelerin tarafsız olması ise adalet olarak nitelendirilir. Gayet açık ve net olmasına karşın bu dünya düzeninin ve hayatının hak, eşit ve adaletli olduğu kanaatinde değilim. (Şahsi fikrimdir.) Haksızlığa uğrayan değerli ve kıymetli insanların gayet profesyonel ve olgun bir biçimde davranması gerektiğini düşünüyorum. Zira haklıyken haksız duruma düşecek birtakım tavırlar ve hareketler sergilemek doğru değildir. Çünkü kendisinden başka kimseye zarar vermiyor. Haksızlık yapan insanlara ise tek kelime etmek dahi doğru bulmasam da vicdanları ile baş başa bırakıyorum. Vicdan En gürültülü ses nedir? Gürültülüden kastım insanı rahatsız, huzursuz eden, sussun artık dediğimiz türden ses. İlla hepimizin aklına bir şey gelmiştir. İçlerinde doğru olanı da vardır mutlaka. Buyurun cevaba birlikte bakalım: VİCDAN! Evet, en gürültülü ses budur. Duymasını bilene, vicdanını üstünde taşıyana, insan olana. Nedir vicdan? Bizden ne istiyor? Allah’ın bu duyguyu bize vermekte amacı neydi sizce? Bunlar ve bunlar gibi onlarca soruyu gelin birlikte cevaplandıralım. Vicdan Arapçadan dilimize geçmiş bir söz olup, kendinden geçecek kadar ilahi aşk hali manasındaki vecit kelimesinden türemiştir. Kelime kökeninden de gözüktüğü gibi vicdan Allah’ın içimizdeki sesidir. Tanrı her bir kuluna kendi sesinden bir parça vermiştir sanki. Bu ses iyiden haz alan, kötüden gam duyan bir sestir. Sözlük anlamı ise “kişiyi kendi davranışlarıyla ilgili olarak bir yargıda bulunmaya yönelten, kişinin kendi ahlak değerleri üzerinde dolaysız ve kendiliğinden yargılama yapmasını sağlayan, kişiye doğruyu ve iyiyi yapma halini yükleyen içsel güç” şeklindedir. Yaratılış çok mükemmel değil mi sizce de? Her kesin mahkemesi kendi içinde. Ama duymasını, kulak vermesini bilene, kalbiyle dinleyene, dinlemekle kalmayıp bir sonuç çıkarana. Maalesef günümüzde birçok insan vicdanını kaybetmiş durumda. Vicdan kaybedilebilecek en değerli mücevherdir. Vicdanı olan insan Allah’a diğerlerinden bir adım daha yakındır. Neden mi? der diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Vicdanı olan insan haksızlık yapmaz, kalp kırmaz, kul hakkına girmez, Allah’ın yarattığı hiçbir kulu incitmez, haram lokma yemez. Kalbini temiz ve saf tutar. "Bu insanlar hiç mi yanlış yapmaz" dediğinizi duyar gibiyim. Tabi ki yaparlar. Her kes hata yapar. Akıllı bir insan için hata yapmak öğrenmenin bir yoludur. Vicdanlı insanların farkı burada işte onların hatasında vicdanları avazları çıkarcasına bağırıyor. Vicdanlı insanların en büyük mahkemesi bu yüzden içlerindedir diyorum ya vicdanın verdiği ıstırap, ceza o kadar büyüktür ki onlar bu hatayı unutmaz, bir daha yapmamak için ellerinden geleni yaparlar. Vicdanı olmayanların, vicdanın sesini bastıranlarınsa vay haline. Onlar hesaplarını Allah’ın karşısında verecekler. Yalnız bu da değil, yastığa başlarını rahat koyamayacaklar. Vicdanlı olmanın en güzel yanı bu, günün sonu geldiğinde, kendinle yalnız kaldığında başlarını yastığa rahat koya bilecekler. Ne ödenecek hesapları ne verilecek veballeri yoktur. Siz siz olun vicdanınızı hiç kaybetmeyin, zira o size verilmiş en güzel duygudur. Sağlıkla ve sevgiyle kalın ...