Alıştığını mı bırakamamak yoksa geleceğin belirsizliğinden mi korkmak? Hayatımızda her anlamda yaşadığımız tecrübeler bizi bu soruya sürüklüyordu sanki hayat yine boomerang etkisini gösterip nereye gidersek gidelim hep aynı yöne çekiyordu. Aslında bu sözü her anlamda düşünebiliriz mesela yaşadığınız şehirde ayrılma kararı aldığınızda, bir arkadaşınızla ilgili, derslerinizde ve daha birçok şey de… Diyelim ki bir şehirden ayrılmaya karar verdiniz ilk aklınıza ne gelir? Gideceğiniz şehirdeki belirsizlikler mi, yoksa bulunduğunuz yerde iyisi ile kötüsü ile yaşadığınız anları kurduğunuz ortamları tanıdıkları bırakamamak mı? Ne kadar garip aslında değil mi? Hayat hep bir ikilemde bırakır insanı sürekli bir soru işaretleri ile dolanır durursun. Bazen kadere bırakasın gelir bazen de her ince detayı ile tartıp ölçmek istersin yapmak istediklerini. Genellikle de böyle olmaz mı zaten bir arkadaşın veya dostun vardır artık hayatından çıkması gerekiyordur ama sen ona alıştığın için ve yeni insanlara yelken açmak istemediğimiz için olanı kabulleniriz. Neden bu eziyeti yaparız ki kendimize insanoğlu ne çok seviyor kendini aşağılatmayı. Halbuki yeni hobilere, şehirlere kişilere, ilgi alanlarına yelken açmak insanı geliştirir ve heyecan verir. Her son yeni bir başlangıçtır...