Lavinya Dergisi

MEYHANECİ
Mehmet YILDIRIM

Ben zerre koymamışken ağzıma bu meretten, Neden bu kadar sarhoşum şehrinde, Aşkından mı? Yoksa vuslata kavuşmayan bakışlarından mı?

Son bir şarkı daha çalacak,
Öyle gideceğiz bu mekandan.
Sessiz bir vedanın çığlığı olacak,
Ve kadehler şerefe değil,
Yaşanmayanlara kalkacak.
Bazılarımız içine atacak bu zehri
Bazılarımız sarhoş kafayla karanlığa
İnsan kusmazsa içindeki acıyı
Ya kendine yapacak kötülüğü
Ya sevdiklerine
Olanlarsa artık haddi aşmış olacak.
Bir damla doldursan taşar bardak,
Bir damla eksiltmeye çare yok,
Ya patlayacak bu cümlelerin ahengi 
Ya kendini zindana vuracak
Yine de sükuta altın demişler. 
Konuşanın değeri mi bilinirmiş hiç?
Bir bardak daha doldur şu kırmızı şişeden
Dibini görmeden güneşi görmeyiz bu gece
Bu gece gündüze en uzak 
Ve en karanlığında yıldızları bile yutacak.
Susmayacak baykuşların sesi
Susmayacak şu içimdeki feryat
Olmuşla ölmüşe çare yok
Gidenle gelmeyene söz yok
Bir meyhaneci var sağlam etrafımda 
Bir de meyler
Zil zurna fluyum bu aralar
Ateşi söndürene de gazabım var,
Şişeyi kırana da…
Derdi sırtlayıp gider miyim, bilmiyorum. 
Dert benim belimi büker, 
Bir köşeye bırakır mıyım, bilmiyorum. 
Bırakmak benim benliğime keder
Bir sessizlik var benden öte
Bir de şiirin çığlığı
Sen söyle meyhaneci
Hangisine kulak vermek gerek?
Hangisine sarılıp hangisini itmek gerek…