Lavinya Dergisi
BU ŞEHRE GELBen zerre koymamışken ağzıma bu meretten, Neden bu kadar sarhoşum şehrinde, Aşkından mı? Yoksa vuslata kavuşmayan bakışlarından mı?
Seni düşünmekle başlıyor
günlerim,
Seni düşlemekle bir dakika,
Yukarıda gökyüzünün maviliği,
Karşımda ormanların yemyeşil örtüsü,
İçimde aşkının ateşi,
Eritir mi şu ellerimin buzunu,
Giden yol belki de sana adım atmak,
Sana varmak için uzun,
Sen uzakta bir yerlerde,
Yahut yanımda olsan ne fayda,
Üst komşum olsan da kalbin bana ırak,
Aramızda kalsın bu sır,
Dost var düşman var karşımızda,
Kimi kiminle kıyas edeyim bu kafayla,
Sen zalim değilsin hem,
Beni de düşünürsün değil mi?
Arada bir resim
Bir mektupla şenlendir evimin dört duvarını.
Uğrarsan şehre bir akşam üstü,
Gel,
Bir bardak çayımı iç,
Yağmur yağar belki,
Güneşte yaksa olur,
Sen gelirsen bu şehre,
Bu şehir baştan aşağı ilkbahar olur,
Çiçek sen kokar,
Ağaçlar sen,
Bülbül seni söyler,
Diğer tüm canlılar sessizce,
Yalnız seni dinler,
Ben vuslata uzak,
Sen ayrılığa yakın,
Yine de gel bu şehre sen,
Hiç olmazsa bir şiir borcum olur gözlerine,
Bir de hatıra defterinde kuruttuğum
gül...