Lavinya Dergisi

GÜLREKKEP
Gülşah DEMİRCİ

“Susup içime döktüğüm cümlelere boğazımdan geçiş yok Parmak uçlarımla konuşuyorum, duyuyor musun?”

Önce söz vardı ve yok oldu sonrası

Başladığı gibi bitti, kimi rüyalardan devşirdiği yaşamı

Bir kalemin ucunda dönen dünyanın…

Ve ellerindeki yükü, düşününce ne de ağırdı insanın

 

Gök ve yer kapattı yüzünü

Bulutlardan akan yaşlar temizleyemedi

Sözcüklerin üzerinde biriken kiri

Bu hikâyede herkes sessizliğe sürgündü.

 

Sessizlik bir kıymık gibi saplandı benim de boğazıma

Devrilince unutulmuş bir mürekkep şişesi üzerime,

Temizlerim diye kâğıdın beyazına sürdüm yüzümü

Her gün, daha çok ve daha da…

 

Zaman, solmayı bekleyen bir gül bıraktı

Mürekkebe bulanmış yazgıma

Ve zamanla, gül karardı, mürekkep sarardı

Kader utandı ve hep baki kırmızılığı yanaklarında

 

Kırılan bir kalemden dökülen nefes  

Gülrekkep diye bir ses…

Önce söz vardı ve yok oldu sonrası

Sessizliğe sürgün, sözcükler üzgün

Yeni bir sözcük böyle yaratıldı

Ve ellerim, daha fazla taşıyamadı!

 

Gülrekkep, bahçemde açan tek çiçek…