Lavinya Dergisi
GÜLREKKEP“Susup içime döktüğüm cümlelere boğazımdan geçiş yok Parmak uçlarımla konuşuyorum, duyuyor musun?”
Önce söz vardı ve yok oldu sonrası
Başladığı gibi bitti, kimi
rüyalardan devşirdiği yaşamı
Bir kalemin ucunda dönen dünyanın…
Ve ellerindeki yükü, düşününce ne
de ağırdı insanın
Gök ve yer kapattı yüzünü
Bulutlardan akan yaşlar
temizleyemedi
Sözcüklerin üzerinde biriken kiri
Bu hikâyede herkes sessizliğe
sürgündü.
Sessizlik bir kıymık gibi saplandı
benim de boğazıma
Devrilince unutulmuş bir mürekkep
şişesi üzerime,
Temizlerim diye kâğıdın beyazına
sürdüm yüzümü
Her gün, daha çok ve daha da…
Zaman, solmayı bekleyen bir gül
bıraktı
Mürekkebe bulanmış yazgıma
Ve zamanla, gül karardı, mürekkep
sarardı
Kader utandı ve hep baki
kırmızılığı yanaklarında
Kırılan bir kalemden dökülen
nefes
Gülrekkep diye bir ses…
Önce söz vardı ve yok oldu sonrası
Sessizliğe sürgün, sözcükler üzgün
Yeni bir sözcük böyle yaratıldı
Ve ellerim, daha fazla taşıyamadı!
Gülrekkep, bahçemde açan tek çiçek…